Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hasretinden Prangalar Eskittim
"Ben sana Allahsızcasına vurgun.." (Sayfa163) Sevdiği, Leyla'sına mektubu ulaşsın diye yirmi beş kuruşluk posta pulu için iki saat hamallık yapan güzel insanın anısına.. Hasretinden Prangalar Eskittim Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... Ahmet Arif, yazar Leyla Erbil’e âşıkmış ve bu şiiri de onun için yazmış. Mektuplaşıyorlarmış. 1954 ile 59 arasında birçok mektup göndermiş. Leyla Erbil, başkasıyla evlenmiş. O yine yazmaya devam etmiş. Belki tek taraflı bir aşk. Belki iki taraflı bir oyun, ama tek taraflı bir aşka. Mesela şöyle bir cümle: “Benim her şiirimde varsın ve olacaksın. Ama dünyanın en dehşet şiiri bile ‘Sen’ olamaz. Bunu yaşamak gerek. En asıl gerçek bu işte.” -BİR erkek... Âşık olduğu kadın başka bir erkeğe gitmiş. O hâlâ mektuplarına devam ediyor. Ama evlenen aşkının evliliğine de saygısını hiç kaybetmiyor. Aynı mektubu şu tuhaf cümlelerle bitiriyor: “Hasretle canım. Öperim. Seni hasret ile öperim. Yiğit kızım benim. Mert ve kahraman kardeşim. Hasret ile...” Büyük bir aşkı, arkadaşlığa, hatta kardeşliğe indiren cümleler... Okurken içim burkuldu. Düşündüm. Bir yandan hasretle öperken, bir yandan “mert kardeşi” rütbesine getirmek? Nedir bu? Büyük bir aşkın tenzili rütbesi mi? Yoksa “yüceltilmesi mi”... Bir başka mektubunda şunu söylüyor: “Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade baş dönmesini bulurum. Böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. Aklıma gelmez ki seni usandırır, sana gına getiririm. Sana dert, sana ağırlık, sıkıntı olurum.” Tek taraflı kalmış aşk kafa karıştırır. Ahmet Arif mektubunda soruyor: “Nemsin be?” İhtimaller de şudur: “Sevgili, dost, yar, arkadaş... Hepsi, en çok da en ilk de Leylasın bana... Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum, üşüyorum, kapama gözlerini”. Okudukça anlıyorum. Aşk kolay bir şey değil. Aşkta tek başına kalmak daha da zor bir şey.. Ama hüzünlü bir ilişki bu... Unutmayalım ki, hepimizin içinde eksik kalmış, tamamlanmamış, zaman zaman tek başına kalmış hüzünlü bir aşk hikâyesi vardır. Aşk yarası boşu boşuna söylenmiş bir laf değildir. Bir erkek, başka bir erkeğe gitmiş, onu terk etmiş, belki de hiçbir zaman gelmemiş bir kadınla neden böyle mektuplaşır ki? Neden hayatımız boyunca hayali gibi görünen kadınlara-erkeklere böyle mektuplar yazarız? Ahmed Arif cevabını şöyle veriyor: “Kimselere bir şey demek için değil, susuzluğumuz, yangınlığımız için yazıyoruz. İkimiz de öyle...” Mektubunu şu harika duygularla bitiriyor: “S..ir et.. Kime ne be...” Hakikatten kime ne...
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201739,8bin okunma
·
393 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.