Kitabın içeriğine vâkıf değilim ama incelemenizi okuyunca ben de kendi görüşümü yazmak istedim. Bizde yaşlılık, insanların her şeyden elini eteğini çektiği bir dönem olarak algılanıyor. Bundaki en büyük etkenlerden birisinin de kişinin gençlik ve orta yaş dönemini nasıl geçirdiği ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Bu dönemde kendine bir yatırım yapmayan kişinin yaşlılıkta bunu edinmesi daha zor oluyor. İnsanlar çocuklarını evlendiriyor, emekli oluyor ve hayatını üzerine inşa ettiği bu misyon tamamlanınca da boşluğa düşüyor. Kendisine vakit ayırmayı bilmeyen, uğraşacağı bir meşgalesi olmayan insan bu defa sürekli çevresinden bir beklentiye giriyor. Türkiye'de yaşanan aile çatışmalarının muhakkak birçok sebebi vardır ama önemli sebeplerinden biri de bu bence. Hayatını çocuğuna adayan ailelerin çocukları evlendikten sonra da tüm beklentisi buna dair oluyor ve beklentileri karşılanmayınca çatışmalar başlıyor. Bu yüzden herkesin yaşlılık döneminden önce severek yapacağı, kendisini tatmin edecek uğraşlar bulması gerekiyor bence. Yaşlansa dahi bir amacı bir hedefi olmalı. Okuma, yazma, öğrenmeye devam etme, seyahat, hobi, gönüllülük işlerinde çalışma vs. Herkesin kendi mizacına göre uğraştığı bir işin olması kişiye psikolojik bir güç sağlıyor. O süreci atıl, işe yaramaz geçirdiğini düşünen ve malesef böyle geçiren birisi ise ne kendisi de mutlu olabiliyor ne de çevresine huzur veriyor.