Gönderi

232 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Aşktan daha önemli şeyler var azizim
‘’Annemin bana sarıldığı o nadir anlar aklıma geldiğinde kalbim huzurla doluyor.’’ (Cam Kapının Ardı)
Natsume Soseki
Natsume Soseki
1867-1916 yılları arasında yaşamış, Tokyo İmparatorluk Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okumuş, Japonya’nın İngiltere’ye gönderdiği ilk devlet burslu öğrencidir ve Japon edebiyatına birçok
Gönül
GönülNatsume Soseki · Maya Kitap · 20181,568 okunma
··
5.5k views
Hakan okurunun profil resmi
2 gün önce bu incelemeyi okudum ve yorum yazarken uyuyakalmışım :) Bu kadar ayrıntılı inceleme yazan kim diye düşünüyordum, incelemeyi yazana bakmadım. İsmini gördükten sonra büyüsü bozuldu abla, senin için sıradan bir inceleme olmuş; bizim için fazla besleyici :) Kalemine sağlık, şükür uyuyakalmadan yazabildim bu sefer.
K. okurunun profil resmi
5 saat önce 4.40 ise şayet uyukalmasın da ne yapsın biçare vücut. :) Teşekkür ederim kardeşim. ☺️
Bu yorum görüntülenemiyor
Ferah okurunun profil resmi
Yazarın, Cam Kapının Ardı haricinde diğer kitapları mevcut bende. Okuma listemde bekleyip duruyorlar. "Oku artık" dedirttin bana Kübra. Umarım aynı hazzı ben de alırım. Emeğine sağlık 💜
K. okurunun profil resmi
Cam Kapının Ardı ile Gönül için söylüyorum, peş peşe okumalısın abla. Öyle daha tatlı geldi bana. Sakin kitaplar, umarım seversin. Teşekkür ederim. ☺️🌿
Emin K. okurunun profil resmi
Tüm o yaşadıklarını yaşamasa bu Soseki ortaya çıkmazdı. Istırabı derin olmasa muhtemelen gönlü dalgalanmaz dili o kadar incelmezdi. Belki yazar dahi olmaz daha farklı bir hayatı yaşardı. Eserlerini yazarlarından bağımsız düşünemeyenlerdenim bildiğiniz gibi. Yazarın hayatı az çok biliniyorsa bir göz atıyorum genellikle. Elbette "Her anlatılan yazarın yaşadığıdır" diye düşünmek ciddi bir yanılgı. Esas olan, "yazar nasıl bir hayat yaşıyordu, nelere maruz kaldı, neler deneyimledi, neler düşledi de bu eserler meydana geldi?" merakının ardına düşmek. En azından benim için bu böyle. İster istemez böyle yapıyorum :) Birkaç sene önce Japon Edebiyatı okumaları yaparken Soseki'yi es geçmişim. O zaman Madenci kitabı vardı hatırladığım kadarıyla, galiba yeni bir basımı yapılmıştı. Baskısı olan başka kitabı yoktu muhtemelen ki üzerinde durmamıştım o zaman için. Yeni bir sefer yapılacağı zaman dikkate alınacak bir durak gibi duruyor. Bu da incelemenin faydası :) İncelemeyi okurken birçok şeyi düşündüm. Çünkü farklı noktalara temas eden tadında bir incelemeydi. Okuduğunu kendi eleğinden geçirip kendi sesiyle kendi dünyasından eseri hayata eşleyen bir bakış açısı vardı. Benzetmeleriyle cümleleriyle tam bir Kübra A. incelemesiydi :) Bu güzel yolculuk, düşündürme ve tanıtım için teşekkürler. Elininze, emeğinize sağlık...
K. okurunun profil resmi
Hastalığı diğer eserlerini ne kadar etkiledi merak ediyorum tabi ki ama o ince sakinliği mütemadiyen devam ediyor gibi bir havası var. Yeniden okur muyum bilmiyorum ama gözlerim de Küçük Bey ile birkaç kitabına doğru biraz kayıyor. Belki çok sonraları düşünebilirim. Madenci ile ilgili kitabın sonunda Haruki Murakami'nin yazdığı uzun bir yazı var. Sanıyorum o kitabı diğer kitaplarından ayrı tutuluyor ve tam bir roman gibi sayılmıyormuş. Soseki ile ilgili daha doğru ve net bir düşünce edinmek için bence birkaç kitabını daha okumalıyım. Bu üç kitaplık mini vakit geçirme keyifliydi, anısı kalsın istedim. Arada yazdığım birkaç şeye yine güldüm de neyse, bu da benim mührüm oluyor sanırım. :) Bu güzel yorum için teşekkür ederim. 🌿
metanoiaz okurunun profil resmi
Yazarın şefkat ve aidiyet yoksunluğunu okumadan dahi hissettim. Bazen hayatımda sevdiğim bazı insanların çocukluğuna gidip onları anne merhametiyle sarıp sarmalayasım geliyor. Bu isteği neredeyse bütün aile üyelerim için ve hatta bazen kendim için bile duyuyorum. Merhamet ve şefkatle sarmalanmamış hayatlar ölü doğmuş bir bebekten farksız. Ve ahir ömründe bunun yerine ikame edecek bir şeyleri olmayan, bir ömür o cenazeyi kucağında taşımaya mahkum... Ne mutlu ki bir şeyleri unutuyoruz, ne mutlu ki bize verilmeyeni bir başkasının ayağına serecek bir yaratılışa sahibiz. Minik kızıma bakarken zihnime üşüşen bu düşüncelerde yüzerken buluyorum kendimi bazen. Allah kimseyi anne, baba şefkatinden ve aidiyetinden yana nasipsiz koymasın. Yine bizi olmaz saatlerde alabora ettin Kübra :) Yüreğin dert görmesin.
K. okurunun profil resmi
Öyle güzel ifade etmişsin ki. Ana baba sevgisinin yerine ikame edilecek bir başka olgu yok. İnsan ömrü boyunca o ölü bebeği taşır. Daha da kötüsü ise bazı insanların o sevginin yerini örtmesi için içinde bulunan boşluğu öfkeyle doldurması. Uğraş dur o insanlarla, çözümü çok zor. Allah her daim merhametli insanlarla karşılaştırsın, bizlere de merhametli insanlar olmayı nasip etsin. Ballı lokma kızının fındık burnuna kondurduğun bir öpücük tanesi bir dünya demek. Hepimiz bu bilinçte olabiliriz umarım. Senin de yüreğin hep huzur bulsun. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.