Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

262 syf.
7/10 puan verdi
Kahveniz Nasıl Olsun?
Yazar, kitabına kahvenin bir içecek olarak ne zaman ve nerede kullanılmaya başladığına ve ülkemize ne zaman geldiğine dair rivayetlerle başlıyor. Çeşitli bölgelerde kahvenin kullanım şekillerini anlatıyor. Özellikle tasavvuf çevrelerinde ibadet ile beraber kullanım şekillerinden bahsediyor.   Halkın çeşitli kesimlerinin kahvehanelere olan ilgisi, sanatta ve edebiyatta çeşitli şekillerde yerini alıyor. Günümüzde de sanal hikayelerde halen revaçta :) Ama tabi bizler bu paylaşımlara, eskiler gibi uzun edebi manzumeler eklemiyoruz. Ve evet, o zamanlar da kahvehaneler dolmuş taşmış, şimdi ki markalı kafeler gibi. Kahvehanelerde başta Allah ı zikirle geçerek içilen, entelektüel ve faydalı sohbetlerle geçen ortamlar yerini  yozlaşmaya bırakmış. İnsanlar ibadethanelerden, ev halkıyla olan güzel birlikteliklerinden kopmuşlar. İnsanların yanlış hareketleri, olmaması gereken fetvalara mahal vermiş. Kahvenin yanında içilen uyuşturucuvari tütünler sebebiyle çıkan yangınlar ve kahvehanelerde devlete karşı örgütlenmeler oluşmuş. Beraberinde de devletin yasaklarla bunlara müdahalesi meydana gelmiş. Haşarat yatağı olarak görülen “avurzavur kahvesi” nin yıkılması gibi olaylar gerçekleşmiş. Ayrıca kahve ticaretinin kanunlar çerçevesinde yapılması için Tahmishane Eminliği kurulmuş. Arz talep dengesi olayı, kahveyi de vurmuş. Sıkıntıyı gidermek için 18. yy ın sonlarına doğru Avrupa dan Frenk kahvesi ithal edilmiş.   Rivayetlerde kahve tohumunu ilk defa Arabistan dışına çıkaran Budan isminde Hintli bir hacıymış. Sonra ise araştırılırken kahve tarımı için en uygun toprakların Brezilya da olduğu keşfedilmiş.   Yazar, araştırmasında özel kahve malzemelerini de ayrıntılı anlatıyor. Nette görsellerde baktım da hayli ilginç ve otantik malzemeler var; kıvrık kollarından tutularak ateş üzerinde sürekli çevrilen tavalar, kahve kavrulunca soğutulması için konan özel ahşap kaplar, vs... benim hoşuma gitti: mehmetefendi.com/turk-kahvesi/ge...  Bunların Ankara da Etnografya Müzesi nde de örnekleri mevcutmuş. Topkapı Sarayı Müzesi’nde de “sitil takımı” mevcut. Bahsedilen çeşitler, siyah beyaz da olsa görseller olarak kitaba eklenmiş.  Ve kitapta özellikle Osmanlı zamanındaki kahve ikram tarzlarından, eski zamanların bazı geleneklerinden,  romanlardaki ve tiyatro oyunlarındaki kahve diyaloglarından ve İstanbul daki kahvehanelerden ayrıntılı bir şekilde bahsedilmiş. Eserin sonunda az da olsa, bazı edebiyatçılarımızın çay ile olan ilgisine dair bir girizgah yapılarak kitap sanki âni bir şekilde sonlandırılmış.  Kitabı bitirip arka kapağına baktığımda kendisinin yazmış olduğu şu iki cümlesini okuduğumda hayal kırıklığına uğradım açıkçası: “...Doğrusu Yemen-İstanbul arasındaki menzillerde fazla oyalanmadım ve İstanbul’dan ayrılan kollara da sapmadım. Çünkü benim asıl derdim, kahvenin İstanbul macerasıydı.”   Halbuki bahsedilmesi gereken başka kahve ve kahvehane çeşitleri de var.  Misal, Gaziantep in “Tahmis Kahvesi”. Aslında oranın kuruluşu da eskilere 17. yy a  dayanıyor. Eskiden oraya gittiğimde çok bakımsız bir yerdi, tabi ki 17. yy da değil :) Ama kahvesi çok güzeldi. Genelde kıraathanelerin tekkelerle bağlantısı oluyor ve oranın da eskiden Mevlevi tekkesiyle bağlantısı olduğunu öğrenmiştim. Şimdi nette görüntüsüne bakıyorum da ziyaretçisi çoğaldığı için olsa gerek; yeri, eskiye nazaran bakıma almışlar.  Yine eskiden Mardin de mi Urfa da mı tam hatırlayamıyorum ama garson, bizde meşhurdur diye bana “mırra” diye bir kahve ikram etmişti.. Çok azdı, tam olarak tadını anlayamadım bile. Boş fincanımı masaya bıraktığım da garson muzipçe gülümsemişti. Ben de hayırdır? Diye kendisine sorduğumda bununla ilgili kendilerince bir geleneklerinin olduğunu bana dile getirmişti. Sanırım boş fincanı masaya bıraktığım ve eline vermediğim için eğer o evli olmasaymış onun evlilik masraflarını karşılamam gerekiyormuş gibi bir şeyler, belki de ters şekilde hatırlıyorum. Ve kitapta mırra da yok.  Bir de Ciğeristan da ateş ile ikram edilen menengiç kahvesinden içmiştim. Aslında, arap kahvesi olarak geçen bu çeşidin de eski bir geçmişi var lakin onun da kitapta bahsine rastlamadım.  Aslında dikkatli okudum ama evet, rastlamadım.  Eminönü nden, Eyüp ten, bazı avm lerden tattığım ve çoğu insanın tattığı bazı aromalı kahvelerden kendisi kitabında bahsetmiş. Bu arada aroma deyince damla sakızlı kahveyi sevmiyorum gerçekten ama vanilya ve h. cevizi vaz geçilmez kokular ve lezzetler ve kahve ile de çok yakışıyor benim gözümde.   Kitapta; kahve falları ve bazı desenlerin yorumları mevcut ama  sosyal medyada yine aynı şekilde hikayeleri dolduran latte sanatı nı da es geçemeyiz, ne kadar italyan tarzı olsa da.  Ve sonuç olarak değerli yazar Beşir Bey den Türk kahve kültürü üzerine bir eser yazması istenmiş ve kendisi bu eseri ortaya çıkarmış.  Açıkçası bütün kahve çeşitlerini ve hikayelerini bu kitaptan öğrenmeyi çok isterdim çünkü internette araştırmaya üşeniyorum. İşte sırf bu yüzden araştırma kitaplarını seviyorum, bazen hazırcılık iyi oluyor.  Yine de zaman makinesiyle geçmişe gidip özellikle İstanbul da eski kıraathanelerde ve yine özellikle edebiyatçılarla oralarda kahve içmiş gibi oldum. Beşir Beyin emeğine sağlık. Yüce Allah, kendisinin ömrünü; uzun, sağlıklı, mutlu, huzurlu ve hayırlı eylesin inşallah. Ayrıca kendisinin söyleşilerini paylaştığı için TRT 2 ye de tşk.lerimi sunarım. 
Kahveniz Nasıl Olsun?
Kahveniz Nasıl Olsun?Beşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 2011136 okunma
·
164 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.