Gönderi

Gelişkin bir insanın duyulara iyi gelmesinden: aynı zamanda hem sert, hem yumuşak, hem de güzel kokan bir ağaçtan yontulmuş olmasından. Kendisine iyi gelen şeylerden hoşlanır yalnızca; iyi gelme ölçüsü aşıldığında sona erer hoşnutluğu da, hazzı da. Gördüğü zararların çarelerini bulur, kötü tesadüflerden kendi çıkarı için yararlanır; onu öldürmeyen şey, onu güçlendirir. Gördüğü, duyduğu, yaşantıladığı her şeyden içgüdüsel olarak kendi yekûnunu toplar: seçici bir ilkedir o, çok şeyi elekten geçirir. İster kitaplarla, ister insanlarla, ister manzaralarla temas halinde olsun, hep kendi toplumundadır: seçerek, izin vererek, güvenerek onurlandırır. Her türlü uyarana yavaş, uzun bir ihtiyatlılığın ve tercih edilmiş bir gurunun ona verdikle ri o yavaşlıkla tepki gösterir - kendisine yaklaşan uyaranı sinar, onun karşısına çıkmaktan uzaktır. Ne "şanssızlığa inanır ne de "suç"a: başa çıkar kendisiyle, başkalarıyla, unutmayı bilir, - her şeyin ona iyi geleceği kadar güçlü dür.
Sayfa 10
·
327 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.