Gözlerimden kesintisiz yaşlar süzülmeyeli epey zaman oldu. Ömür inişe geçine gözyaşı da eskisi gibi bırakmıyor kendini. İncelemenin ilk paragraflarında bir ürpertiye tutuldum. Ardından burnumun direği sızlamaya başladı. Sonrasında ıslanan gözlerimi kırpıştırarak okudum cümlelerini. Hâlâ yutkunuyorum:)
“En ihtiyaç duyduğun anda, iki satırıyla bile olsa
Bir çırpıda yanı başında.”
demiş şair. Ah Ferah! Gönlüme öyle bir dokundun ki, iyileşmeye uğraştığın bir dönemde harcadığın şu emeğe mi üzüleyim, verdiğin değere mi sevineyim, anlaşıldığıma mı mutlu olayım bilemedim. Yanı başımda buldum seni. Paha biçilemez bir şey bu. Tek tek yorumladığın o öykülerde benim sesim de senin yanı başındaymış baksana.
Özledik seni, yokluğun kocaman bir boşluk buralarda. Ne mutlu bana ki kitabım kalemi ele aldırmış sana. Ve nasıl içselleştirip okunmuş benim satırlarım... Oya gibi işlenip geri dönmüş bakın diye. Tam Ferah işi. ♥️
Duygudan duyguya sürükledin beni. En çoğu mutluluk. Senin gözünden yazdıklarıma baktım. Sana, kendime baktım. Dedim ki, hayatta güzel şeyler de oluyor. Şu ülkede milyonların arasında birbirimize rastlamak, anlamak, anlaşılmak, hiçbir karşılık gözetmeden değer vermek...
Nihayet, “Kalırken de giderken de, dönülmez olurken de güzel seslerle uğurlanıp, huzurla ağırlanalım.” cümlesini yazan ellerin gelip gözlerimi sildi Ferah’cığım. Bak dedi, yanı başında kim varmış? Tuttuğum nefesi havaya, kalbimi buraya bıraktım. Ellerin dert görmesin. Bu akşam hissettiklerimi asla unutmam. Seni de... 💐♥️