Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Yerli malı Yerli mali herkes onu kullanmalı
"Köylü milletin efendisidir." Gazi Mustafa Kemal Atatürk Bu laf boşuna söylenmedi. Savaş meydanında diz çöktürdüklerimize ekonomik anlamda göbekten bağlı olmayalım, tam bağımsız olalım diye yerli üretimin olmazsa olmaz olduğu gerçekliğine dikkat çekilerek sarf edildi bu cümle. Çünkü sadece üreten ülkeler tam bağımsız olabilir. Savaşı kazanmak kadar savaştan kazandıklarını korumak da önemlidir. Bu da sadece üretmekle mümkündür. .Üreten köylü de o ülkenin efendisidir. Zaman Osmanlı'nın son zamanları. Kastamonu'da Adaköy isimli bir Alevi köyündeyiz. Dokumacılık yapan köylüler, tekerine çomak sokulunca yani çıkrıklar durunca Siddıkzade isimli babadan zengin, şerefsiz mi şerefsiz, dört tane karısı varken üstüne her gün başka bir kadınla eve gelip alem yapan, parasıyla herkesin sahibi olduğunu sanan bir ağa bozuntusuna borçlanıyor. Burç yiğidin kamçısı derler, eyvallah da. Iyi de devlet üretimi Ingilizlere peşkeş çekince köylü dımdızlak ortada kalıyor. Sonrasında da bu Adaköy adlı Alevi köyündeki köylüler Hz. Ali'nin öğretilerini kendilerine dayanak yaparak feodal kokuşmuşlukla savaşmaya karar veriyorlar. Evet Adaköy Batı Karadeniz'de bir Alevi köyü. Dudu ve Esma isimli iki kadın Hızır ordusu adını verdikleri militanlarıyla devleti sömüren sünnilere karşı "ölmemek için öldüreceksin" şiarıyla üretim seferberliği başlatıyorlar. "Çıkrıklar Durunca" Türk edebiyatının ilk toplumcu eserlerinden biri olarak gösterilir. Birçok toplumcu yazarın kapitalizm ve komünizm ikileminde anlatmaya çalıştığı gerçekliği Sadri Ertem Anadolu hikayesiyle Sünni-Alevi ikileminde anlatmış kitabında. Çoğu kitap yorumcusu Alevilerin Emevi zihniyetine karşı üretim seferberliğini öne çıkararak ve bu durumu överek yapmış yorumunu. Ben biraz farklı yaklaşacağım duruma. Kitapta Dudu karakteri var ki epilepsi hastası ve bu sebepten dolayı her nöbet geçirişinde halüsilasyon gören bir kadın. Bu kadın bir gün yine rahatsızlanıp sonra da kendine geldiğinde oturduğu evin altında Hz Ali'nin mezarının olduğunu söylüyor köylülere. (Bu bağlamda yapılan göndermeyi beğendim) Ve o evi yıkarak dergah yapıyorlar. Hz. Ali ve Alevilik üzerinden yanındaki Esma adlı bir kadınla peygamber ilan ediyorlar kendilerini. Köylüler de buna inanıyor ya. Yahu bir tanesi de kalkıp demiyor ki Hz. Ali'nin mezarının Kastamonu'da ne işi var! Nasıl bir cehalettir bu ya? Yolsuzluğa, hırsızlığa, feodalizme karşı üretim seferberliği başlatmış olmaları bu cehalet gerçekliğini değiştirmiyor maalesef. Bir taraf tekbir getiriyor, bir taraf Şahı Merdan Ali diye bağırıyor. Yok birbirlerinden farkları. Insanın tek gerçekliği güç elde etmek ve o gücü elde etmek için her dönem adı her ne olursa olsun bir mit uyduruyor insan. Peygamber ilan edilen Dudu ve Esma'nın aralarındaki yönetme hırsı da kitabı okuyanlar göreceklerdir ki buna en güzel örnek. 1930 yılında kitap olarak basılan bu eser güya 100 yıl öncesini anlatıyor ama ben resmen bugünü okudum, Okuyun, bakın her şey ne kadar aynı göreceksiniz. Yanarım yanarım gram ilerleyememişiz ona yanarım! İnanın beni bu ülkenin cehaleti bezdirdi. Çav bella
Çıkrıklar Durunca
Çıkrıklar DuruncaSadri Ertem · İthaki Yayınları · 2021528 okunma
·
217 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.