Gönderi

O eski ülkede güneş meyvelerle haykırır, toprak bitip tü­kenmeyen bitki örtüsüyle nefes alırdı; ırmaklar çağıldar, şafaklar alabildiğine söker ve günbatımları alevden kollarıyla inerdi; ağzına kadar taze sütle dolu gümüş bir tas yükselip maviliklerde yüzer, geceler yıldızların sesiyle çınlar, ağaçlar gökyüzüne doğru süzülür ve bütün çiçekler titreşip fısıldardı. Şimdi, yorgun başımı gökyüzünün o mavi mermerinde dinlendirmek, ağaçlar, nehirler ve yıldızlardan taşan o şarkı­yı dinlemek isterdim.
Sayfa 166
·
485 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.