İnsanların “temel konuların” (örneğin zaman ve mekân) çoğuna ilişkin kavrayışları kültürel olarak değişiklikler gösterir; ancak bu kavrayışlar bütünüyle keyfi değillerdir ve “gerçek” nesnel bir dünyayla ilişkisinde ortaya çıkarlar; küçük toplulukların sonucu olan dini düşüncenin yerini yavaş yavaş “gerçek” nesnel dünyanın hakiki bilgisini sunan bilim almaktadır; bilim fikirleri olumsal olan toplumsal ve kültürel bileşenlerden arındırır.