Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

432 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
PANCARIN DANSI
Tom Robbins' ten okuduğum ilk kitap olmasına karşın romanı okurken mistik bir dünyada romanın içindeymişim gibi hissettim mekan kavramı beni içine çekti desem yalan olmaz. Parfümün Dansı 8. Yüzyıl ve günümüz olmak üzere iki ayrı zamanda ve Paris, Seattle, ve New Orleans olmak üzere üç farklı mekanlarda farklı karakterler arasında geçiyor bu üç insanı son doğru bir parfüm şişesi meydana getiriyor. Kitap, Alobar karakterinim hayatına değinerek başlıyan roman, Alobar adlı kralın, yönettiği ülkenin gelenekleri gereğince yaşlılık belirtileri göstermesi üzerine acı yumurta yedirilerek öldürülmesinin karalaştırılmasıyla ilerliyor. Gençlik yıllarında Alobar son derece halinden memnun ve yetkin bir güce sahiptir. Fakat gezmek üzere yola çıktığında karşılaştığı bir gölde yansımasını görmesiyle korkuya kapılır çünkü saçında bir adet beyaz kıl görür ki bu da yaşlılığın alametidir. Alobar' ın geleneklerini sorgulamaya başladığı ilk andır. Bu bağlamda onu öldürmek isteyen halkı ve yönetim ölümü temsil ederken Alobar in getirdiği itiraz ölüme karşı gösterdiği ilk dirençtir. Alobar idam edileceği gün eşinin yaptığı planla ölmekten kurtulur ve ölümün sırrını bulmak üzere yolculuğa çıkar. Bu yolculuklar sırasında çeşitli olaylar yaşar ve yolları Hindistan'da yaşayan Kudra ile kesişir Kudra henüz küçük bir çocuktur ve ülkesinin geleneklerine göre ölen kocası sonrasında dul kalan kadının onunla birlikte yakılıp öldürülmesi törenini canlı canlı görür bunun üzerine Alobar Kudra' ya bu kadınla aynı kaderi paylaşmayacaksın merak etme diye bilinçlendirmede bulunur. Alobar in Kudra'nun içine ektiği bu tohum ilerde Kudra'nın zihninde çiçek açacaktır.kitapta simgesel olarak karşımıza çıkan bir diğer karakter Pan adlı Tanrıdır. Kırların Tanrısı olarak bilinen Pan, arzuyu, kontrolsüz cinsel isteği ve şehveti simgeler. Pan, keçi görünümlü yarı hayvan yarı insan olmasıyla beraber; en belirgin özelliklerinden biri kokması ve arzunun peşinden gitmesidir.' Alobar' ın Arzu kelimesi, ortada bizim olmayan bir şeyin varlığını gösteriyor... "Arzunun heyecanını ve hayal kırıklığını ortadan kaldırmak için, isteyebileceğimiz her şeyin, ihtiyacımız olabilecek her şeyin zaten bizde de var olduğunu anlamamız, uyanmamız gerek." sözleri aranan kokuyu özü, arzu ile bağdaştırıyor.   Kitabın ilerleyen bölümlerinde Kudra' nın hikayesi ile karşılaşıyoruz kendisi babasının yanında çıraklık yapıyor ve bu süre zarfında birçok içsel sorgulamalar yapıyor Kundra kitaptan geçen şu ifadeyle ; Böylece Kudra da kendini ipler arasında buldu. İpin rengi pek ölü bir renkti. Dokusu sertti, işlevsel, kokusu yavandı. Yaz sonunda kabilenin diğer üyeleriyle birlikte tepelere çıkıyor, bhabar otlarının saplarını kesiyordu. Yılın geri kalanı boyunca, ev işleriyle meşgul olmadığı zamanlar da, kocasının yanı başına yere oturuyor, ot şeritlerini kurdeleler halinde tarıyor, büküyor, sonra örüp ip yapıyordu. İneğin çiftçiden kaçmasını önleyen ip. Sandalın denize açıl masını önleyen ip. Bir tek oduna, diğerleriyle yan yana durma stratejisini öğreten ip. Genç bir kadını yatağa, ocağa, tanrıların parıltılı giysilerine bağlayan ip." Bu sorgulama sürecine tanıklık ediyoruz Kundra daha sonra kendisine talip çıkmasıyla bir evlilik yapıyor ve endişelerinde beraberinde geliyor. Küçükken karşılaştığı o manzara gözünde canlanıyor adeta. Eşinin ilerleyen yaşı , ve ölümüyle Kundra' nın endişelerini en üst seviyeye çıkıyor ve evden kaçmasıyle peşine düştüğü o kokunun izini aramaya çıkıyor. Uzun yıllar sonra Alobar ile yolları kesişiyor ve koku ile ölümsüzlük arasındaki ilişkiyi Alobar ve Kundra üzerinden kuruyoruz. Kitabta Alobar ile başlanan yolculuk artık Alobar ve Kudra ile devam ediyor. Romanda önemli yer alan Bandoloop adlı doktorlar ile karşılaşan bu çift onların mağaralarına girer ve mağara onların ilk durakları olur . Orada doktorların ilginç teorileriyle karşılaşırlar  hava, su, toprak ve ateş elementleri etrafında çizilen bir teori. Bu teoriye göre bahsettiğim dört element arasında kurulan denge ölümsüzlüğün anahtarı olacaktır. Alobar ve Kudra onların enerji dalgalarından etkilenerek bu öğretinin peşinden giderler. Mağarada kaldıkları süre boyunca nasıl uzun yaşam sürülür sorusunun da cevabını bulmuşlardır. Bu bilinçte sonra yaşlanma emarelerini bünyelerinde bulundurmayan çift yaşadıkları yerde uzun süre kalamamış, tütsücülük, parfümcülük gibi çeşitli mesleklerle uğraşmış devamlı göç hâlinde yaşamışlardır. Bu çiftin hayatının değişmesinde ise yarısı keçi yarısı insan olan Pan adlı tanrı ile karşılaşması etkili olur. Hristiyanlığın yayılması ile gücünü yitiren Pan, Alobar ve Kudra' nın yardımıyla Paris' e götürülecektir fakat ortada bir sorun vardır ; Pan' ın yoğun keçi kokusu dolayısıyla Pan' ı Pan yapan o öz. Bu koku etraftakilerin tepkilerine çekmesi ve seyehati zorlaştıracağı için bastırılmalıdır. Bunun üzerine Kudra ve Alobar bir parfüm yapmak için işe koyulur. Kudra yılların birikimiyle bunu başarır.  Fakat göremedikleri bir hakikat vardır. Pan bir tanrı olarak romanda yer alır ancak öğretilerine inananlar gittikçe azalmaktadır. Bu da onun yeni kıtalara açılmasına sebep olurken kötü kokusu da koku unsurunu ön plana çıkarmaktadır. Kokunun yoğunluk dengesi burada bir kapı açıyor. Kötü koku parfümle kapatılmaya çalışılsa da aslında içindeki tüm moleküllerin birbiriyle ilişkisi sonucu böyle kötü koktuğu gerçeğini unutmamak gerekir. O yüzden kötü bir kokuyu hoş bir partümle etkisiz kılmaya çalışmak aslında bilinçsizce yapılan bir hatadır.Romanın genelinde de vurgulandığı gibi kötü koku etkisi iyi koku etkisinden daha büyük bir role sahip oluyor. Bunun sebebi ise kötü koku, duygu işleme merkezimizi harekete geçiriyor ki buna korku da dahil. Pan da romanda kötü kokusuyla herkesi rahatsız ettiği gibi rüyalarda da huzursuz ediyor. Veya bir kalk borusu çalıyor ki Kudra da bundan nasibini alıyor ve Romanda ölümsüzlük arayışına zamanla Alobar ve Kudra farklı bakmaya başlarlar. Alobar yaşlanmadan sonsuz bir yaşamın peşinden giderken Kudra zamanı gelince ölümu kabullenmesi gerektiğinisavunur. Bu ikilem Spinoza Nietzsche'nin çatışmasına benzer. Ölümü  kötü bir yanılsama kabul eden Spinoza, Alobar'ı temsil eder. Onlar için ölüm kötü bir deneyimidir ve mutlak yaşamı  savunurlar Oysa ki Nietzsche için ise ölmenin zamanı vardır "Özgür olüm" dediği, tam zamanında ölümdür.  Bu da Kudra'n romanın sonlanında ölümü seçmesini maddeye dönüşerek gerçekleştirmesiyle örtüşür Bedeninden kurtulmak isteyen Kudra, ruhuyla beraber farklı bir boyuta geçer. Beden değişse de duyular aynı kalır, bu yüzden Alobar, Kudra'nın parfümüyle onu geri getirmeye çalışmaktadır. Romanda da beş duyumudan belleğe en yakın olan koku duyusuna bu kadar önem verilir. Kokunun çağrıştırdığı anılar, görsel imgelemin ve sesinkinden daha canlı ortaya çıkar. Bu nedenle koku, geçmişle güçlü bir bağ kurar aynı zamanda da gelecege yol gösterir. Koku ve bellek ilişkisi başlı başına bir araştırma konusu olmakla beraber, hafızamızdaki epizodik bağlantıların özellikle koku ile uyandırıldığı bilinmektedir. Hatta Kudrayı ancak hazırladığı parfümdeki kokunun geri getirebileceği inancı da koku üzerinden kurulan özü bulabilme kendin olabilme savaşıdır . Tıpkı Pan' ın keçi kokusunu bastıran parfümün bir süre sonra Pan' ın özüne yenik düşmesi ve şişeyi denize atarak ölümünü kabullenmesi gibi, bu kabulleniş aslında ölüme karşı galip gelmektir İsa' nın doğuşuyla Pan öleceğinin kararını kendi vermiş ve tüm barikatlardan sıyrılmıştır. Tüm bu yüzyıllarca süren hikayenin paralelinde günümüzde, Fransa'da Marcel le Fever, New Orleans'da Madam DeValier ve Seattle'da Priscilla isimli parfümle ilgilenen üç kişi arasında ilerler. Günümüz kahramanları arasında da pancar sayesinde farklı bir bağ oluşur. Alobar, 20. yüzyıl Amerikasında ölümsüzlük hakkında bir vakıf kuran antropolog Dr. Dannyboy'la tanışır, ona yaşamını dayandırdığı dört elementi anlatırken; yazar Tom Robbbins'in de hayatında önemli bir yer tutan pozitif düşünce bu uzun yaşam sırrına eklenir. Dannyboy aynı zamanda evrim teorisi üzerine yoğunlaşmıştır. Yollarının kesiştiği bir seminer, parfüm yaratmak için kazanılmaya çalışan bir burs ve kapıya bırakılan gizemli pancarlarla birbirine bağlanır bu karakterler. Hepsinin amacı Kudra'nın yarattığı parfümde kilit ve bağlayıcı notayı bulmaktır. Tüm karakterlerin yolu Mardi Gras da parfümün püf noktasının bulunması ve pancarla sonlanır. Modern dünyadaki savaş Alobar ve Kudranın var olma savaşından farklıdır onların ötekisi yine kendi benlikleriyken bunu para üzerinden güç sağlamak amacıyla kullanırlar.  Roman ilk başlarda Pancarın Dansı olarak çıkıyor ve sonradan değişiyor .Tüm bu varoluş ölüm, mitler, koku ve bellek ilişkisinde kitabın başından sonuna kadar her karakterde ve olayda pancar bir bağlayıcı öğe oluyor  parfümün temel notasının pancar poleni olduğu gibi ömrün sırrı da insanın özündedir mesajını veriyor. Aynı zamanda romanın başında pancan kişileştirilerek aslında insan hayatıyla olan benzerliğinden bahsediliyor Hayatın akışında hafifleyerek, bize dayatılan kalıp ve korkulardan uzak, bir "birey" olmanın dersini veriyor yazar. Romanın son sayfasında yer alan "insan, yanağındaki ilahi renge, içindeki doğal pembelige sarılmalı, yoksa kahverengiye dönüşür. "cümlesiyle de pancarın insan yaşamıyla olan benzerliği vurgulanıyor. Ölümden kaçarak ölümsüzlüğü arama yolculuğunda aşk, hayatta kalmak, maddesel çözülme gibi derin varoluşsal problemleri kayıp bir parfüm üzerinden anlatan Tom Robbins, absürdlükle iç içe geçmiş kurmaca dünyasında farklı kültürlerin ritüellerine ve mitlerine de değinerek insan hayatını pancar ile özdeşleştirerek anlatıyor.
Parfümün Dansı
Parfümün DansıTom Robbins · Ayrıntı Yayınları · 20195,2bin okunma
·
275 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.