Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

316 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
552 günde okudu
Saf güzellik yoktur.
Oscar Wilde ile tanışmam klasik aforizmaları ile oldu. Aforizmalarının toplandığı bir derleme kitabında cümlelerin sonuna notlar alırken yer yer öfke duyduğumu dahi hatırlıyorum. Kadınlar hakkında yazdığı yazılar bir noktadan sonra bana "acaba anne sorunları mı var yoksa aldatıldı mı" gibi sorular sordurmuştu. Bu sorular Dorian Gray'in Portresi ile tanışana ve yazarın yayınladığı tek romanını anlamak için araştırana dek sürdü. Wilde'ın bugüne dek kendini en iyi ifade ettiği eserin bu roman olduğunu söyleyebiliriz. Okuma eylemi içerisindeyken içsel buhranlarını, karar verirken duyduğu ikilemlerini, günah ve iyilik arasındaki çırpınışını hissetmemek mümkün değil. Dorian, hepimizin bildiği üzere artık kült olmuş, neredeyse mitleşmiş, başka kitaplara ve filmlere konu edilmiş, -sosyal eğilimden çekilme dışında- inanılmaz nevrotik bir karakter. Wilde'ın iç buhranları ve hayat yaşantısını araştırdıkça çoğulda özdeşleştirmeden edemiyor insan. Kitaba gelecek olursak; Wilde’ın “toplum ahlakını bozduğu” ve “ahlaki ve ruhsal çürümenin zehirli kanıtı” olduğu gerekçesiyle sert eleştiriler alıp sansürleyerek yayınlamak zorunda kaldığı bir kitap Dorian Gray’in Portresi. Aldığı eleştiriler sonrasında kitabı yeniden gözden geçirip oynamalar yaparak tekrar basmak durumunda kalmış. 1890 ve 1891’de iki defa, iki farklı versiyonla çıkmış. Başlarda güzel, saf ve genç bir kardeşimizdi Dorian. Öyle ki Lord Henry onu ilk gördüğünde Yunan mitolojisinden Adonis’e benzetiyor. Elbette tek mitolojik benzetmesi bu değil. İlerleyen kısımlarda Lord Henry, Dorian'a Narcissus kıyaslaması ile yaklaşıyor. "Narcissus kim kardeşim ya" derseniz de Dorian'ın geleceğinin habercisi diyebiliriz. Dorian'da aynı onun gibi kendine aşık oluyor, sonunda da güzelliği kendisini ölümüne götürüyor. Dorian, Basil'in "sanatımın dönüm noktası" diye adlandırdığı portredeki haline o denli vuruluyor ki (portredeki kalıcı gençlik ve güzelliğine) kendi gençliğinden vazgeçmemek ve portre ile yer değiştirmek için her şeyi yapabileceğini bir dilek gibi söylüyor. Sonuç olarak bu dileği gerçekleşiyor, yaptığı eylemlerin sonuçlarını kendi hayatında değil Basil’in yaptığı portrenin üzerinde görüyor. Kendisi sonsuz güzellik ve gençlik ile yaşamaya devam ederken portre yaşlanıyor ve çirkinleşiyor. Böylece Wilde, bize hiçbir güzelliğin saf olmadığını, o saf gözükenin bir illüzyon olduğunu, altında adeta çürüyen bir cesedin yer aldığını göstermek istiyor. Sonuç olarak; bu hikayede yanan sen oldun Basil! Dipçe: Romanın gerçekten okunması gereken çok katmanlı bir yazın olduğunu düşünmekle beraber okurken daima yazarın iç dünyasını taşımasına rağmen ondan bağımsız düşünerek hareket ettim. Aksi halde Wilde'ın aşırı cinsiyetçi ve saldırgan tutumu romanı okumaktan alıkoyacak derecede nefret ettirebilir insanı.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Everest Yayınları · 202072,8bin okunma
·
197 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.