Çağdaş dünya klasikleri dizisi dolu dizgin devam ediyor. Kitabı çok beğendim. Ancak peşinen söyleyim dizinin ilk kitabı 
Bilinmeyen Ülkede Yolculuk kadar başarılı değil.
Kitap maceracı bir ailenin üç kuşağının başından geçenleri, eşlerin, eşlerinin aileleri ve dostlarının yaşam hikayelerini çok güzel özetlemiş. Bu kadar ilginç karakter bir ailede nasıl olur demiyorsunuz okurken sırıtmamış.
Beni en çok etkileyen şey kitabın ilk sayfasında Santayana tarafından söylenen “ geçmişlerini hatırlamayanlar tekrara mahkûmdur.” Sözünün kitabın son bölümünde anlam kazanması. Ayrıca ilk bölümlerde geçen Michel Rene Hikayesi de bir yere bağlanmış. O hikaye de ayrıca ilginç ve hoş.
Cunta devrimi sırasında IlarioDa’nın yaşadıklarını biz ülkemizden çok iyi biliyoruz. Cunta devrimlerinde bizim aydınlarımız yazarlarımız ve vatandaşlarımız da aynı sıkıntıları çektiler. Erdal Öz’ün kitaplarından benzer hikayeler çok okudum. yine de işkence sahnelerini çarpıcı yazdığını söyleyebilirim.
Kitabın bir bölümü var ki ( Helmut Drichmann) bende (çok afedersiniz ama hissiyatımı tam karşılıyor) güzel bir tabak yemeğin ortasına konan yeşil bok sineği hissiyatı uyandırdı. Yazar gerçekten çok güzel giden bir hikayeye neden doğa üstü bir öge sokup, bu öğeyi hikayenin kalanını da etkileyecek şekilde kullanıp sonra tekrar normal hale getirmeye çalışmış anlayamadım. Okuyan arkadaşlar bu konuda fikir belirtirlerse çok mutlu olurum. Çünkü kitabın o kısmını kitabı bitirip tekrar okumama rağmen anlayamadım.
Başka bir kitapta buluşmak dileğiyle…
·
275 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.