Gönderi

BAKELE Benim babaannemdi, ama bütün köyün, annemgilin ve dedemin dediği gibi Bakele derdim ben de ona. Dedeme ise dede. Dedem, babamın anneme davrandığından daha iyi davranırdı Bakele’ye. “Sen yorulma, ineği ben sağarım.” Gider sağardı. “Su vereyim mi Bakele?” Verirdi. Bazı geceler çok soğuk olurdu yayla, “Dur Bakele…” derdi elindeki odunları
··
157 views
İbrahim okurunun profil resmi
Ben 20 yıl köyden hiç çıkmadım. İle bile birkaç kere zorunluluktan gittim. Nasıl diyeyim, benim dünyam 10 km karelik alandan ibaretti. Şimdi kah burada kah sivil hayatta insan doğaya dönmeli, zihnindeki tüm kalıpları kırmalı diyoruz da bir yandan anarşistlikle suçlanırken diğer yandan 'sana kalırsa hepimiz kabile hayatına dönmeliyiz.' denerek dalgaya alınıyoruz ya, işte bunlar o 20 yılın eseri. Kitaplardan öğrenilmedi, yaşayarak öğrenildi temelden öğretildi. Ben yapaylığın içine doğmadım, doğallıktan yapaylığa geçtim. O bunalımı yaşadım hala da yaşıyorum. Elbette ki doğrudan yapaylığın içine doğmuş bireylere sözlerimin felsefe gibi ya da tamamen ütopik gelmesini anlıyorum. O hayatı yaşamayan bilemez. Üstündeki gökyüzünün bile farkında olmayanlardan, doğanın mucizesini onun bir parçası olarak yaşamayanlardan bu düşünceleri beklemek elbetteki yanlış. İşte bu öykü de bana o yılları hatırlattı. Doğayı hatırlattı, bizim ihtiyarları hatırlattı. Bizim derken köyümün neredeyse tüm yaşlılarını. Orada herkes birbirinin eşi, dostu, akrabasıdır. Birinin canı yansa hepsi yüreğinde hisseder. Yoksa şehirdeki gibi sadece aralarında kan bağı olanları değil.
Metin T. okurunun profil resmi
"Başucuna bir tahta dikmişler, toprak hamile gibi kabarmış," güzel bir öyküydü, sıcacık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.