Klasikleri neye göre seçtiklerini hep merak etmişimdir. Okudukça bu soru kafamdan kendi kendine çıkmaya, silinmeye başladı galiba. Kitabı bitirdim ama çok yorgun olduğumu hissediyorum. Yazacak gücü bulamadım. Yarın uzun uzun yazarım dedim ama düşününce yazar böyle bir konuyu uzun uzun yazmaya gerek duymamış. Ben de öyle yapacağım. Bu kitabı okuduktan sonra insan birine "Acını anlıyorum." derken iki kere düşünür bence. Acı tarif edilebilen bir şey değil. Herkes aynı şekilde yaşamaz. Delilik halini de. Doktorun 20 yılda anlayamadığını başka biri 2 saatte idrak edebilir. Kim bilir? Ve insanın bazı şeyleri yapmak istememesi onu sorunlu yapmaz. Hele deli hiç yapmaz. Birini tedavi etmeye çalışırken hastalanmak da sadece doktorların başına gelen bir şey değil. Bu kitabı çok yavan bulan da olur bana yeter ben bu kadarına bile çarpıldım diyen de. Öyle bir şey. Çok sevdiğim bir klasik Altıncı Koğuş. Kitaba altıncı koğuştaki mucize denilebilir.