çok nadir olarak bazı alıntıları detaylı olarak yorumlamayı seviyorum. yukarıdaki alıntı sadece ve sadece 4 kelimeden oluşsa da üzerine çok konuşulabilecek bir alıntı bence.
öncelikle alıntı "yalnızlığı seviyorum" ya da "yalnızlığı sevdim" şeklinde olsaydı bu şekilde bir yorum yapma ihtiyacı duymazdım. ama oradaki "bile" ve "öğrendim" kelimeleri alıntının derinliğini artırıyor. çünkü bu alıntıda bireysel psikolojiyle sosyal psikolojinin birleşimini gördüm.
yalnızlık, alışılması en zor durumlardan biri bu hayatta. çünkü insan, evrimiyle sosyal bir canlı olmaya yazgılı. yalnızlık, onu grup olmaktan ve onaylanmaktan soyutluyor. insanı sadece kendi bireyselliğine mahkum ediyor. işte burada alıntıdaki "bile" kelimesi öne çıkıyor. bunu diyen insan o kadar derin şekilde yalnız olmalı ki bunu bile sevmeyi öğrenmiş artık.
benim dikkatimi çeken diğer şey de alıntının yüklemi. yalnızlığı kendi sevmiyor aslında insan. yalnızlığı sevmek ona öğretiliyor. toplumun at gözlülüğü öğretiyor belki. gelecek kaygıları ya da. gerçekleşmesi istenilen hayallerin önüne geçen ekonomik engeller hatta. "sen yalnızlığını seveceksin! buna mecbursun!" diyor hayat bize bas bas bağırarak.
ve evet, yalnızlığı bile sevmeyi öğreniyoruz işte böyle.
bu da 1000kitap'ta üstüne inceleme yazdığım ilk alıntı olsun :d
20li yaşlarımın ortasındayım, ve artık bir uğraş olarak gördüğüm “insanları gözlemlemek ve onları tahlil etme”yi hayatımın merkezine koymuş bulunmaktayım. Haliyle bu eylemin getirisi de karşı konulamaz bir karamsarlık oluyor. İnsanların doğasını, ikiyüzlülüğünü gördükçe herkesten izole bir hayat yaşama isteği gittikçe daha da kuvvetleniyor içimde. Ama tabii bu isteğin sürdürülebilirliği ne kadar mümkün? Yani ben ne kadar dayanabilirim izole bir şekilde yaşamaya? İşte bu hiçbir zaman cevaplanamayacak sorulardan biridir bence; çünkü evrimsel kökenine indiğimizde hep bir komunlar şeklinde yaşamışız. En büyük korkumuz bir gruptan reddedilmek olmuş. Çünkü biliyoruz ki sürüden ayrılanı kurt kapar. Yalnız şöyle de bir husus var ki; modern hayat artık daha da bireysel odaklı oldu. Avrupa’da bile tek yaşamaya karar veren (single out) insan sayısı bir hayli artmış durumda. İnsanlar başkasına ihtiyaç duymadan da yaşayabileceğini idrak etmeye başladı artık. Bence günden güne ilişki sayılarında ciddi bir düşüş gözlemlenecek.
Biz insanlar yalnızlığı seçmek isteriz maruz kalmak değil. Sosyal olmak isteriz ama sosyal olduktan sonra bir nebze yalnız kalmak isteriz ya da yalnızlığa maruz kalınca bir ses olsun isteriz.
Garibiz...