Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

152 syf.
7/10 puan verdi
Kitabın içeriğine dair AŞIRI bilgi içermektedir. Kitabın temel konusundan diğer inceleme yapan arkadaşlar da bahsetmiş ancak ben kitapla ilgili farklı birkaç detaya dikkat çekmek istiyorum. Bunun içinde yine kısaca bir kitap özeti yapmam gerekecek. Bir hakim olarak görev yapan Fiona Maye, eşiyle pek de beklemediği tatsız bir konu üzerine tartışır. Eşi Jack, onu çok sevdiğini ancak cinsel yaşamlarının artık onu mutlu etmediğini bu yüzden de karısının bilgisi dahilinde tanıştığı bir kadın ile yeniden hayatının bu yönünü canlandırabileceğini düşündüğünü söyler. Hikayenin burası bile pek çok yönden tartışılabilir ancak esas konudan sapmamak adına devam edelim. Fiona ve Jack bu tartışmaları yaparken, aslında Fiona’nın yarına kadar yetiştirmesi gereken bir sonuç kararı bulunmaktadır. Onun beyninde bu sonuç kararını içinde bulunduğu durumdan sıyrılıp nasıl yetiştireceği dönerken başka bir konu ortaya çıkar. Acil bir dava için nöbetçi hakim sıfatı ile aranmaktadır. Davacı hastane lösemi hastası olan Adam, hastalığının tedavisi için bir ilaca başlamış ancak bu ilaçlar vücudun yeniden kan üretmesini engellemektedir. Bu nedenle kendisine kan nakli yapılması gerekmektedir ancak kendisi ve ailesinin Yehova Şahidi olması ve inanışlarının kanı insanın özü olarak sayması bu nedenle de kan naklini “ Kendi kanını bir hayvanın ya da bir başka insanın kanıyla karıştırmak kirlenmedir, bozulmadır.” Diyerek reddetmeleri Adam’ın yaşamını tehlikeye atmaktadır. Hastane, onların bu fikrine karşı hareket etmeyi yasallaştıracak bir mahkeme kararına ihtiyaç duymaktadır. Çünkü tıbbi tedavide seçme özgürlüğü yetişkinlerde temel insan hakkı olarak sayılmaktadır. Ancak Adam’ın 18 yaşına girmesini 3 ay vardır. Tedaviyi reddetme kararı aslında daha çok ailenin kararı gibi görünmektedir. Adam’ın ayrıca bu kan naklini kabul etmesi onun cemaat ile ilişiğinin kesilmesi anlamına gelmektedir, bir nevi aforoz edilecektir.Adam’ın babası, oğlunun ne yaptığını bildiğini, durumu kavradığını ve tedaviyi reddetme kararının ayna zamanda çocuklarına da ait olduğunu söyler. Fiona kararını vermeden önce Adam ile görüşmek ister. Adam’ın reşit olmasına 3 ay vardır , bu olay 3 ay sonra yaşansa ve Adam tedaviyi reddetse bu kişinin temel hakkı görülecek ve saygı duyulacaktır ancak Adam’ın 17 yıl 9 aylık olması dengeleri değiştirmektedir. Fiona ise Adam’ın verdiği kararın tam olarak farkında olup olmadığını öğrenmek ister. Sonucunu bildirmeden önce hastaneye bir yolculuk yapar. Burada benim dikkatimi çeken şey Adam’ın aslında ölüm fikrini ne kadar romantize ettiği. Bunu ilerleyen sayfalarda Fiona’ya söylediği: “ Doktorlarla hemşireler beni ikna etmeye çalıştığında bana dokunmamalarını söylerken bir asalet, bir kahramanlık hissediyordum sanki. Lekesizdim, iyiydim. Ne kadar derin olduğumu anlayamamalarına bayılıyordum. Bayağı havaya girmiştim. Annemle babamın, ihtiyarların benimle gurur duyması hoşuma gidiyordu. Gece etrafta kimse yokken video çekimi provası yapıyordum, intihar bombacısı gibi. Telefonumla çekecektim. Televizyonda haberlerde ve cenaze törenimde gösterilmesini, annemle babamın, okul arkadaşlarımla öğretmenlerimin , bütün cemaatin önünden geçirişlerini, çiçekleri, çelenkleri, kederli müziği, herkesin ağladığını, herkesin benimle gurur duyup beni sevdiğini hayal ediyordum.” Cümlelerinden anlıyoruz. Aslında Adam’ın tedaviyi reddetme nedeni dini bir buyruk olmasından değil , ailesinin ve cemaat önderlerinin gözünde edineceği mertebe , kutsal bir amaç uğruna ölmüş olma fikrine dayanıyor. Adam ile görüşmesinin ardından Fiona sonuç kararını açıklar: “ Tıbbi tedaviyi reddetmek her yetişkinin temel haklarından biridir. Bir yetişkini arzusu hilafına tedavi etmek tecavüz suçu kapsamına girer. A, bu kararı kendi verebileceği yaşa yakın. Dinî inançları uğruna ölmeye hazır oluşu, bu inançlara ne kadar derinden bağlı olduğunu gösteriyor. Anne babasının , çok sevdikleri çocuklarını inançları uğuruna feda etmeye hazır olmaları , Yehova’nın Şahitleri’nin bağlı oldukları itikadın gücünü ortaya koyuyor. Duraklamama sebep olanda bu güç; çünkü on yedi yaşında olan A’nın, dinî ve felsefi düşüncelerin çalkantılı âleminde başka fikirlerle pek teması olmamış. Gelende cemaat içinde, kendirlerinin kullandığı ve kimilerinin yerinde bulacağı adlandırmayla “ diğer koyunlar” arasında açık fikir tartışmalarıyla görüş ayrılıklarını teşvik etmek bu Hristiyan tarikatının yöntemleri arasında bulunmuyor. A’nın eğilimlerinin , düşüncelerinin tamamen kendine ait olduğu kanısında değilim. Çocukluğu boyunca güçlü bir dünya görüşüne kesintisiz biçimde, çeşitliliğe yer bırakmayacak şekilde maruz kalmış; bu dünya görüşünün onu şartlamamış olması imkânsız. Can çekişerek, gereksiz yere ölmesi ve bu şekilde inancı uğruna şehit olması onun refahını artırmayacak. Başka dinlerin mensupları gibi Yehova’nın Şahitleri de bizi ölümden sonra neyin beklediği konusunda açık seçik fikirlere sahipler; son günlere ait tahminleri, kıyamet kuramları da kesin ve çok ayrıntılı. A’nın her halükârda kendi keşfedeceği ya da keşfetmeyeceği ölümden sonraki hayat konusunda bu mahkemenin bir görüşü yok. Bu arada, iyileşeceğini varsayarsak, şiir sevgisi, yeni keşfettiği keman tutkusu, kıvrak zekâsını çalıştırmak, oyuncu, sevecen kişiliğini dışa vurmak ve önünde uzanan hayat sevgisi, A’nın refahına daha çok hizmet edecektir. Özetle A’nın ebeveyninin ve cemaat büyüklerinin verdiği kararın, bu mahkemenin en büyük önceliği olan A’nın refahına zararlı olacağı hükmüne vardım. Onu böyle bir karardan korumak gerekiyor. Dininden ve kendinden korumak gerekiyor.” Tedaviye başlandığı anda Adam garip bir şey fark eder. Annesi ve babası baş ucunda ağlamaktadır. Başta tedavi yapıldığı için ağladıkları düşünülse de , bunlar sevinç göz yaşlarıdır. Oğulları iyileşecektir ama cemaat ile bağları kopmayacaktır. Çünkü bu lanet olası mahkemenin kararı, onların değil. Mahkemenin ardından Adam birkaç defa Fiona’ya mektup yazar. Verdiği karardan dolayı teşekkür eden, onunla tekrar görüşmek istediği umduğunu ifade eden içten yazılmış mektuplar. Ancak Fiona etik bir kaygı ile konuya yaklaşır ve mektupların hiçbirine cevap vermez. İki hafta sürecek gezice hakimlik turnesine çıkar her şeyi geride bıraktığını umarak. Beklemediği bir olayla karşılaşır Adam onu takip etmiştir. Fırtınalı soğuk bir havada sırılsıklam halde dışarıda bulunur. Çok ilginç bir teklifle gelmiştir Fiona’ya onunla yaşamak istediğini belirtir. Elbette ki bu istek olanaksızdır. Fiona onu geri göndermeye kararlıdır. Bu konu üzerine tartışırlarken aniden ikisinin hareket etmesi ile saniyelik bir an yaşanır ve dudakları birbirlerine değer. Yaşanan o kısacık an Fiona’nın meslek hayatını bitirecek düzeydedir. Durumdan oldukça endişelenir. Turnesi boyunca sürekli bunu düşünür. Geri döndüğünde ise bu konuyu zihninin en gerilerine atar. Her şey tamamen silindi dediği anda beklenmedik bir haber alır. Adam’ın hastalığı tekrarlamıştır. Bu sefer tedaviyi 18 yaşını doldurarak kendi rızası ile reddetmiştir. Ve kısa süre içerisinde ölmüştür. Geriye Adam’ın şiirleri kalır. ADAM HENRY’NİN BALADI Aldım tahta çarmıhımı sürükledim dereye. Gençtim, aptaldım, bir düş yiyordu içimi: Kefaret çılgınlıkmış, yükü aptallar taşırmış. Ama hayatı kurallara göre yaşa denmişti pazarları. Kıymıklar omzuma battı, çarmıh kurşun gibi ağırdı, Hayatım dardı, sofuydu, ölüyordum az kaldı, Dere şen şakrak hopluyor, güneş oynaşıyordu, Ama ben gözlerim yerde yürümek zorundaydım. Sonra bir balık çıktı sudan, pullarında gökkuşağı. Sudan inciler oynaştı, gümüşi teller gibi aktı. “ Özgür olmak istiyorsan çarmıhın at suya!” Yükümü boğdum nehirde, erguvanın gölgesinde. O nehrin kıyısında diz çöktüm kendimden geçip O yaslandı omzuma, tatlı mı tatlı bir öpücük verdi. Ama sonra daldı buz gibi dibe, kayboldu temelli, Boğuldum gözyaşlarına trompetleri duyana kadar. İsa suyun üstünde durup konuştu benle: “Şeytanın sesiydi o balık, öde bedelini.” Yahuda’nın öpücüğüyle ele verdi adımı. Kendi eliyle ölsün çarmığımı suda boğan.
Çocuk Yasası
Çocuk YasasıIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 20232,678 okunma
·
161 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.