Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

64 syf.
10/10 puan verdi
AZİZ KEMAL HIZIROĞLU'NUN "Son" İncelemesi
"POLAT ONAT VE 'SON' SESSİZLİĞİ" Mühür Kitaplığı’nca yayımlanmış ‘Son’ adlı bir şiir kitabı var elimde. Şair Polat Onat’ın ilk kitabı. Dönüp dönüp okudum kaç kez. Bazı dizelerini de günlüğüme iliştirdim. Sözcüğün anlam kaygısından çok, şiir ve şiir dili içinde nasıl yer kapladığını gözeten bir şairle karşı karşıyayız. İmge ve eğretilemelerle öyle çağrışımlar yaptırtıyor ki, şiiri ya da dizeyi merkez kabul edip çarçabuk uzaklaşıyor ve hemen merakla geri dönüyorsunuz. Şairliğin bir biçem ustalığı ve farklılığı olduğunu sezmiş P.Onat. Nesnel dünyayı ve algıları kendince dönüştürürken, aklını ve düşlerini nasıl kullanacağını iyi biliyor. Özü asla es geçmiyor, ama ayrıntılardaki görkemi de yakalıyor, yakalattırıyor. “güvertedeki kayıp kovayla eksiltiyor gökyüzünü” (s. 36, ‘Deniz’) Ayrıntıları yakalarken yalnızlıkta da ustalaşmış olduğunu anlıyoruz. Kendi iç konuşmalarıyla, öteki insanın nesnel ve düşsel hallerini; okuyucuya volümü yüksel(t)en bir sesle ve çağrışım zincirleri yoluyla anımsatmayı iyi beceriyor. Okuyucuyu analize ya da senteze çomak sokmaya zorluyor. İmge yaratmanın, ‘şey’lerle ilgili bir tasarımın bilinçle görünür hale getirilme çabası olduğunu fark etmiş genç şair. ‘Son’ adlı kitabı baştan sona okuduğunuzda, düş ile gerçek arasında gerilimli bir yalnızlıkla donandığınızı görüyorsunuz. Kendinizden uzaklaşıp başka nesnelere dokunsanız da yine kendinize dönmek zorunda kalıyorsunuz. “Şiir bir bakıma, kendi varlığımızı bütünüyle içerecek şekilde dünyayı ve şeyleri incelememiz gerektiğini imlemeli” diyor sanki P.Onat, özellikle dikkatli şiir okurları için. Bilinçöncesi, bilinç, bilinçaltı ve bilinçdışının bir şaire etkilerini usulca izliyoruz bu kitaptaki şiirlerde. Bir ilk kitap için böylesi iyi şiirlerin, şairini ileride daha büyük sorumluluklar altına sokacağını ve yeni şiirler yazarken zorlayacağını düşünüyorum, ancak kumaşı iyi olan bir şairin hiçbir zaman vasat şiirle yetinmeyeceğini de unutmadan… Polat Onat 1979 doğumlu genç bir şair. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü mezunu. Halen Batman’da sınıf öğretmenliği yapıyor. Okuduğu lise Veteriner Sağlık Meslek Lisesi olduğundan, bir ara Elazığ’da veteriner sağlık teknisyenliği de yapmış. Şiir yazmaya ve yayımlamaya 20’li yaşlarında başlamış. 2002’de Rıfat Ilgaz şiir yarışmasında mansiyonla ödüllendirilmiş. Şiirleri ve şiir üzerine yazıları 2004 yılına kadar Varlık, E, Heves, Başka, Kavram Karmaşa, Şiir Ülkesi, Sepya, Budala, Kuzey Yıldızı, İmlasız, Ağır Ol Bay Düzyazı, Daktilo, Ay, Akatalpa adlı dergilerde yer almış. Özgeçmiş bölümünde çok ilginç bir not daha var: “2005 yılından itibaren dergileri sadece okur olarak takip etmeyi tercih ederek şiir ve yazı yayımlamayı bıraktı. İlk çalışması olan ‘Son’ üzerine yoğunlaştı.” Belki böylesi tercihleri yapan başka şairler de vardır, ama deklare eden bir şairle ilk kez karşılaşıyordum. İlginç… “Anneme ve Melek’e” ithafıyla başladığı kitabını, Goethe’den yaptığı alıntıyla sürdürmüş. Alıntıyı yazmak istiyorum, çünkü kitaptaki şiirlerden bazıları bu alıntıdaki içerikle birebir örtüşüyor. Sözünü ettiğim o şiirler sanki çağrışımlar ve çağrışım zincirleri yoluyla Goethe’ye şapka çıkarmak için yaratılmış: “Güzel bir yaz akşamı tepeye çıkarsan beni hatırla. Seni düşünerek kaç kere o vadide gelip gittiğimi düşün. Sonra mezarlığa doğru dön. Batmakta olan güneşin solgun ışıkları altında, mezarımın üzerindeki otların rüzgârla nasıl dalgalandığını seyret.” (Johann Wolfgang Von Goethe) Sonraki bölümde şiirlere geçmeden önce, ‘son’ sözcüğünün sözlükteki dokuz karşılığı yazılmış. Bu karşılıklardan sonra, sanki ‘son’un onuncu karşılığıymış gibi “Ve aniden sonsuzluk” şeklinde bir düş-tespit eklenmiş. 64 sayfalık kitapta tam 45 şiir var. Bunun nedeni 42 şiirin birer, 3 şiirin de ikişer sayfadan oluşması herhalde. Burada şiirlerin niteliksel birlikteliklerinden ziyade, incecik bir kitapta niceliksel yoğunluğunu vurgulamaya çalışıyorum. İlgimi çeken bir husus daha: Tüm şiir adları tek sözcükten oluşuyor. Aslında sözcük tasarrufunu ve sezgi yoğunluğunu arttırmış böyle yaparak. Zaten sezgi kaygısı taşımayan ve şiiri bir hazır lokma gibi hemen ‘anlaşılır, yutulur cinsten yaratı’ olarak düşünen okuyucularla ilgisi yok onun. Şiirinde ‘şey’in imgesiyle olası gerçekliği birbirine ilintileyerek, zamanı silmeye ya da şaşırtmaya çalışıyor. ‘Son ile başlangıç’, ‘son sonrası ile başlangıç öncesi’ aynılaşarak sessizliğe ve karanlığa yerleşiyor. Bu bütünleştirme ve aynılaştırma çabasında başarılı olduğu kesin. ‘Yakın geçmiş’i, başka bir ‘gelecek umudu’ kalmayabilir korkusuyla ‘şimdi’ye çekiyor ve usulca ‘yeni bir gelecek’e bırakıyor. ‘Son’un tanımlarıyla başladığı kitabını ‘Son’ adlı şiiriyle bitirirken, sessizliğe kaçmak isteyen şiirlerinin seslerini yükselttiğini izliyoruz. Gizil bir ironi… 45 şiirin hepsini birkaç defa okudum. Bazılarını ise sondan başa doğru (tersinden) okumayı denedim. Okuduklarımda algıda ve çağrışımda eksilme olmadığı gibi, kimilerinde şiir sanki daha bir güzelleşiyordu. (Necatigil’in bazı şiirlerindeki işçiliği anımsattı bana.) Burada her ilk dizenin nefis bir final dizesine dönüştüğünü de belirtmekte yarar var. Okuyucular bu tespitimi kitaptaki çoğu şiirde sınayabilirler. Rastgele bir örnek olarak ‘HAYAT’ adlı şiire birlikte bakalım. Düzünden okursak şöyle: “zaman saatimin hiç bitmeyen ekmeği aynı elimle tekrar açılmasa da kapılar ruhumu parçalayan o incecik depremle çadırlar kurulacak mavi topraklı ovada çürüyerek umutlar yapraklarla beraber bu köhne boğucu hep karanlık odadan güneşe kanat açar artık bıkmış sandalye ve ben öyle dururum hayat akıp dururken.” (s. 48, ‘Hayat’) Şimdi şiiri tersinden okumayı deneyelim: “ve ben öyle dururum hayat akıp dururken güneşe kanat açar artık bıkmış sandalye bu köhne boğucu hep karanlık odadan çürüyerek umutlar yapraklarla beraber çadırlar kurulacak mavi topraklı ovada ruhumu parçalayan o incecik depremle aynı elimle tekrar açılmasa da kapılar zaman saatimin hiç bitmeyen ekmeği.” Polat Onat’ın çok sık kullandığı izlekler ölüm, hayat, zaman, ıssızlık, ışık, karanlık, bekleyiş, toz(lanma), unut(ul)uş, boş(luk)… Ayrıca şiir ve şair sözcüklerini de sık kullanmış. Şiirin içinde şiir ve şair sözcüklerini kullanmak yerine, mecaz ve eğretilemelerle çağrıştırmayı deneyebilirmiş. P.Onat’ın, şiirlerini bir bütün olarak tasarladığını, dizelerine özel bir ağırlık ve ayrıcalık tanımadığını sanıyorum. En azından okumalarımdan bunu çıkardım. Ancak yine de ‘berceste’ olarak bir kenara alıntılanmaya değer pek çok dizesi var. Buna sayısız örnek verilebilir, ama ben 16 örnekle yetineyim: “uzağın iki fersah gerisinde mi yine yalnızlık?” (s. 14, ‘Sorular’) “sendeleyerek yere düştü camı tıklatışın” (s. 17, ‘Eriyiş’) “okuyorum şimdiye dek yazdığım en güzel boş sayfayı” (s. 19, ‘Şiir’) “geceye savuruyor rüzgâr ölmüş elvedaları” (s. 22, ‘Gece’) “yürüyor yağmur okşarken su testisini” (s. 24, ‘Köylü’) “sıkıntı yazgımızdır ömrün sonuna dek yaşamak” (s. 31, ‘Yol’) “ıslanır etekleri bulutsu derinliğin hatırla gasilhaneden sekerek uzaklaşan güğümü” (s. 32, ‘Gökyüzü’) “kütüphane raflarının uyuyan zamanında sağaltılmış yara kanamaya başlar yeniden” (s. 35, ‘Kütüphane’) “üzülecek hava kararırsa eğer dünyanın sonsuz olduğuna” (s. 38, ‘Uzak’) “çimenlere oturmuş yaşlı bir sessizlik” (s. 42, ‘Sessizlik’) “haydi söyle insan neyi affedebilir son kez” (s. 45, ‘Susmak’) “nöbetçi baloncular kapanıyor birer birer parklarda” (s. 49, ‘Çocuk’) “terk etmiş kumsalı iki berduş yengeç” (s. 51, ‘Giden’) “hep unuttuğun gibi tanıdın dünyayı sen” (s. 53, ‘Tren’) “sıcak bir ekmek gibi patlıyor bomba” (s. 57, ‘Savaş’) “yaralı bank eskimiş çocukları hatırladıkça” (s. 60, ‘Son’) Sözün özü: Polat Onat has bir şair. Şiirin yakasını bırakmayacağını umuyorum. Bırakmayı denese bile, şairini arayan şiir onun yakasını bırakmaz. Ey okuyucu, şiirleriyle usuna ve yüreğine sokulacak ve de günlük tutuyorsan ‘tabula rasa’nda bir yer edinmeyi deneyecek olan bu şaire dikkat diyorum. AZİZ KEMAL HIZIROĞLU 10.01.2010 Eliz Edebiyat Dergisi-14 ---------------------------
Son
SonPolat Onat · Mühür Kitaplığı · 20098 okunma
·
237 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.