Hepimizi de saran bir ağ. Hiçbirimiz o ağın büsbütün dışın da kaldığımızı iddia edemeyiz. İyisiyle kötüsüyle bu çağın insanlarıyız. Bazen hayatımızda çok şey oluyormuş gibi düşünüp mutluluk duyuyoruz, bazen hiçbir şey olmuyormuş gibi düşünüp bunalıma giriyoruz. Ortalamaya bakarsak; ne o ne de diğeri... 80 yıl öncesinin radyosuz, televizyonsuz köyünü hayal et. Ekim ya da hasat mevsimi de değil; kışın ortası diyelim. Ve o köyde akşamları kadının kocasına, "Günün nasıl geçti?" diye sorduğunu düşün. Adam kadına sorsa, ev işiydi, yemekti, çocukların derdiydi derken kadının söyleyeceği birkaç şey belki çıkar da... Adam ne diyebilir? Köyün kahvesi varsa, belki kahvede Süleyman'la atışmış olur yılda bir-iki defa. "Ee ama o zamanlar her şey sahiciydi, insanlar birbiriyle konuşuyordu, düşünmeye vakit buluyordu," filan denebilir, kulağa da hoş gelebilir ama eskinin kırsal hayatı için ne kadar geçerli olur? İşin doğrusu eskinin kırsal haya tında fazla bir şey olmuyor, insanlar da olmasını beklemiyor. Onun için de, "Günün nasıl geçti aşkım?" sorusunun hayatı mıza yeni girdiğini, eski köy hayatında pek olmadığını düşünüyoruz. Tercüme bir soru zaten. How was your day honey? Bir genç beyaz yakalı honey, iş çıkışı arkadaşlarıyla da takılmışsa mesela, neler olmuştur neler. Değil mi? Bir de sıkı sosyal medya kullanıcısıysa. Ofiste ve ofis dışında on defa kopulmuş, üç defa hüzünlenilmiş. Elemanımız bir sunum yüzünden kariyer endişesine, başka bir sunum sayesinde kariyer umutlarına kapılmış. WhatsApp yazışmalarında üniversite arkadaşları grubuna bozulmuş, lise arkadaşları grubuyla eğlenmiş. Sosyal medyada kendini iki defa fırlama, üç defa örnek yurttaş, bir defa öfkeli vatandaş hissetmiş; iki linçe katılmış bir linç tehlikesi atlatmış. Gün içinde toplam 50 like almış, on küfür işitmiş. "Günün nasıl geçti aşkım?" sorusunu cevaplarken televizyonda başka bir şeye, tablette başka bir şeye bakıyor. Düşünsene, ne kadar aksiyon var gibi... Bir tarafından alırsan, köydeki hayata göre çok daha tercih edilir, dinamik bir hayat. Bence öyle. Diğer tarafından bakarsan, bü tün bu aksiyona rağmen hayatında hiçbir şey değişmemiş. Ve aslında önemli bir olay da yaşanmamış. Ertesi sabah yine aynı işe gidecek, aynı koşullarda gününü geçirecek. Peki, ne oldu? Uzun bir gün parça parça doldu. Beyaz yakalımız da yer yer mutlu oldu. Kitle kültürünün pratik işlevi, bu. Geçen dönem derste öğrenciler bu konuda kendilerini eleştiriyordu. Hayatlarının tutarsızlığı, çelişkili olması... Onlara da söyledim; damar şarkı zevkiniz neyse artık, "Batsın Bu Dünya" mı, "Down in a Hole" mu, "How to Disappear Completely" mi, onları dinleyerek there is no future havasında sızabilirsiniz. "Hey dostum, lanet olsun, gelecek diye bir şey yok ha!" (gülüyor). Sonra ayıldığınızda Linkedin'e CV yükleyebilirsiniz. Bence bu büyük çelişki olmaz. Bu çağın insanlarıyız yalnızca.
Sayfa 189 - Can Sanat Yayınları - I. Basım: Mayıs 2018, İstanbulKitabı okudu