Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Hikayenin kahramanı 4.sınıfa ve 7. sınıfa giden iki çocuktur. ( kitapta çocukların isimleri hiç geçmediği için böyle bir giriş yapmak zorunda kaldık ). Bu iki çocuk; gerek dedelerinin köyüne tatile gittikleri zaman, gerekse dedesi, çocuklarının evine yani şehre taşındıktan sonra dedesiyle çok güzel vakit geçirip duygu yüklü hatıralar biriktirirler. Dedesiyle balığa giderler, gezerler, dedesi onlara masal anlatır,sûrelerini ezberletir, kitap okur, onların derdini dinler, onlarla arkadaşlık eder, şakalaşır, oyun oynar, beraber aynı yatakta yatardı. Kısacası çocukların dedesi, çocukların duygu dünyasında çok büyük bir yer edinmişti. Yaşamını köyde sürdüren dede, eşini kaybedince çocukların dedesi köydeki evini tarlasını satıp şehirden ev alıyorlar. Ve hep birlikte beraber yaşıyorlar. Bu birlikte yaşama, çocukların çok fazla işine gelse de bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Ufak tefek sorunlar, ta ki çocuklardan birisinin karnesinde zayıf notlar gelinceye kadar ufaktı. Çocukların zayıf notların kaynağının, dedesinin çocuklara "fazla yüz vermesi" olarak görüldüğü imasında bulunulması üzerine, çocukların dedesi hızlı bir şekilde huzur evine yerleşme kararı alır. Bu huzurevinde yaşama kararı, en fazla çocukları vurur. Çocukları geceleri uyku tutmaz, çocuklar dedelerinin arkasından ağlar, ağızlarının tadı kaçar, keyifleri kalmaz, bu gidiş evlerinde gündem olur, sürekli hüzün, sürekli özlem yaşanır. Hatta çocukların rüyalarına bile girer dedeleri. Zaman zaman da huzurevine kaçamak yaparak dedesiyle hasret giderirler. Yaptığı ziyaretlerde dedesini eve dönmesi için ikna diplomasisi yürütürler. Dedesinin yokluğuna bir türlü alışamayan çocuklar hep hatırlarla yaşar. Kalpten kalbe giden yol misali dede de hatıralarla yaşar huzurevinde. En sonunda canına tak eden çocuklar huzurevine gidip dedesini görmeye giderler ve dedesinin huzurevideki odasına girip yatağına gizlice yatar ve dedesinin odaya gelmesini bekler. Hatta dedesinin yatağına yattığında kokusunu bile iliklerine kadar hisseder. Dedesi onu fark edince onu çok özlediğini ve eve dönmesini ister. Dönmediği takdirde kendisinin de bir yatak serip huzurevinde kalacağını söyler. Dede, en sonunda bu ikna turlarına ve çekilen yoğun özleme katlanamaz ve eve dönmeye karar verir. Dede torun ilişkisinin yoğun bir şekilde işlendiği hikayede günlük hayatta artık hızla kaybolan geniş aile olgusu üzerine durulmuş. Bazılarımızın hayatında, amma aileden amma mahalleden amma farklı yerlerden çocukluğumuzda ya da gençliğimizde bizden daha büyük olup da hayatımıza dokunan dede, mahalle abisi, amca, nine vs. gibi insanlar olmuştur. Bu yaşca büyüklerle, insanın kişilik, karakter ve kimlik gelişiminin hız kazandığı çocukluk ve gençlik döneminde karşılaşıldığı zaman, yaşça büyük insanlar duygusal hafızamızda çok fazla yer ediyor ve unutulmuyor. O yüzden onların ani bir şekilde hayatımızdan çekip gitmesi kişiyi travmatik bir sürece sürükleyebiliyor. Çok farklı kuşakların aynı mekanı, aynı yaşam alanını paylaşıyor olmasının kişiye avantaj ve katkısı olduğu gibi, dezavantajları ve olumsuz yanları da oluyor. Bu meselenin kendisine göre sosyolojik tahlili yapılabilir ama burayı aşar. Dezavantaj ve olumsuz taraflarını bir tarafa bir tarafa bırakıp hikayeye dönersek; büyüklerle aynı yaşam alanını paylaşan çocuk ve gençler, sosyal hayatta da geçmiş kuşaklarla iletişim ve duygusal sorunları pek yaşamıyor. Onlarla ortak bir dil bulabiliyor. Ayrıca dil, kültür, duygu, tecrübe ve bilgi aktarımı, nesiller arası görerek ve tecrube ederek aktarabiliyor. Böylelikle kuşaklar arası derin yarıklar oluşmayıp kuşak çatışmasını ufak sıyrıklarla atlatabiliyor. Ayrıca bir ailede yaşlılar varsa ve bu ailenin duygusal iletişimi kuşaklar arasında dinamikse, o ailede bulunan yaşlılar hastalık ve sıkıntılarını daha kolay atlatabiliyor. Çünkü o ailede bulunan sevgi ve ilgiye dayalı yoğun ilişki, yaşlıların kendilerini, "hiç bir işe yaramayan, köşeye atılmış,ölümü bekleyen canlı" olarak görmesini engelleyip adeta değerli bir varlık/insan olarak hissetmesine vesile oluyor. Hepimiz insanız sonuçta. Sevildiğimiz yerde durmak isteriz. Aksi olduğu zaman geçen her dakika, bize batan bir diken gibi gelir.
Dedem Eve Dönüyor
Dedem Eve DönüyorNehir Aydın Gökduman · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 201774 okunma
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.