Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Arslan Tekin, Ruslar Çeçenistan'a müdahale etmeden üç ay önce Çeçenistan'a gitmiş, iç savaş eşiğindeki Çeçenistan’ı gözlemlediği gibi, Çeçen kardeşlerimizin 6 Eylül'de kutladıkları bağımsızlıklarının 4. yıldönümü için düzenlenen görkemli törenleri takip ederek Türk kamuoyuna duyuran tek Türk gazeteci olmuştu. Tekin, Yeni Günaydın gazetesinde 21-25 Ekim 1994 tarihleri arasında “Kafdağı'nın Ardı: Çeçenistan” başlığı ile yayınlanan seri röportajındaki tespitlerini aşağıya alıyoruz: "... Ülkenin belki bir, belki bir buçuk milyon nüfusu var... Sayılarına bakmadan Ruslara başkaldırmak yüksek gururun ve dinmeyen bağımsızlık özleminin sonucudur. (...) Çünkü bu ülke, bizim Kafkasya politikamızın belirleyici bölgesidir. Çünkü bu ülke, nasıl ki Bosna-Hersek Avrupa'nın bağrında tabii uzantımız ise, en kısa yoldan Kafkasların üzerinden aşıp Orta Asya'ya ulaşacağımız yegane köprüdür. Çünkü bu ülke kana bulanırsa, acısı Anadolu insanının yüreğini yakar...” “Çeçenistan neresi?” diye sorsalar çoğumuz haritada yerini bile gösteremeyiz. Birkaç yıl öncesine kadar Bosna- Hersek'in yerini biliyor muyduk? (...) Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeni bir dünya kurulmaya başladı. Biz, pek çok millet ve topluluk gibi Çeçenlerden ve Çeçenistan'dan bu vesile ile haberdar olduk. Türkiye'de Çeçenler var. Boşnaklar olduğu gibi, Amavutlar olduğu gibi, Çerkesler olduğu gibi, Abhazlar olduğu gibi, Karaçaylılar-Balkarlılar ve nice Türk ve Türk kültürü etrafından kümelenmiş soylar ve topluluklar olduğu gibi... Anadolu'yu sığınacak bir kapı görüp, göçüp göçüp gelmişler. İmparatorluğu omzunda taşıyan Anadolum, bir kanadını da dil birliği, kültür birliği, din birliği sağladığı insanlara germiş; toprağını vermiş, ekmeğini bölüşmüş... Kendisi yoksul yaşarken o insanları gönendirmiş... O insanlar da geldikleri yörenin kültür zenginliklerini taşımışlar, faklı duyguları bir teknede yoğurmuşlar. (...) Bir Cevher Dudayev çıkmış, toprağının enine boyuna, üzerinde yaşayan insanların sayısına bakmadan ‘Dev'e diklenmiş... Ben hür yaşayacağım... Çek git toprağımdan' demiş. Rus devine başkaldırmak... Yok... Bu cesaret değil, delilik... Çeçen yiğidinin delirdiğine hükmetmişler... Kafkasların bileği kavi, yüreği demir insanlarını tanımazsanız, nasıl başkaldırıdır diye siz de hayrete düşersiniz.” Arslan Tekin, yazı dizisinin bir yerinde Çeçenistan'da bir Bosna-Hersek trajedisinin yaşanabileceğine dikkati çekiyor: ... Ruslar dizginlenmezse, Bosna-Hersek'te yaşanan trajedinin daha büyüğü burada yaşanacaktır. Yarın geç olacaktır. Bunu adım gibi biliyorum. Kafkasya Balkanlara benzemiyor. Çıkacak bir savaş bizi derinden etkileyecektir. Azerbaycan nasıl yüreğimizi yaktıysa Çeçenistan da öyle yüreğimizi yakacaktır. Çünkü onların eli ancak bize uzanıyor." Gerçekten de Rusların Çeçen katliamı Türk milletini derinden yaralamıştır. Tarihte Osmanlılar Kafkaslarla, özellikle Çeçenlerle yakından ilgilenmişlerdir. Yeni yeni ortaya çıkan belgeler, Osmanlı yönetiminin Kafkas topluluklarıyla ilişkiye geçmek ve onların Ruslara karşı mücadelelerine destek vermek için ince politikalar takip ettiğini gösteriyor. Anapa (Karadeniz kıyısında) Seraskeri Koca Yusuf Paşa, Antep'ten 200 talebesiyle Çeçen direnişinin ilk sembol isimlerinden İmam Mansur’un yardımına koşan Seyyid Halil'in raporları ile Kafkaslarda olup bitenlerden haberdar oluyor ve Rusların eline düşen İmam Mansur’u serbest bırakmaları gerekiyordu. Ancak, onlara şimdi güvenilmediği gibi, geçmişte de güvenilmiyordu. Rus Çariçesi Katerine, 1791'de esir ettiği İmam Mansur’u anlaşmalara göre serbest bırakması gerektiği halde 1794'te öldürttü. Yeni belgeler Osmanlı Türkçesinin Kafkaslarda ortak dil olarak kullanıldığını da gösteriyor. Kafkas beylerin hemen hepsi Türkçe yazışabiliyor. Yine 1783 yılında devrin Osmanlı padişahına gönderilen bir rapor, Osmanlılar ile Kafkas toplulukları arasındaki sıkı ilişkiyi ortaya koyduğu gibi, bu toplulukların karakterlerini ve Osmanlı hükümdarına sevgilerini de açıklar: “Çerkeş Kabailinden Besti (...) Kabilesi beyi Kızıl Bey'in adamı Hacı İsmail ve Timurköy Kabilesi (beyi) Arslan Bey'in adamı Hacı Muhammed kullarının takriridir: (...) Kabartalu'ya dört günlük mahalde kaim Dağıstan muzafatindan ÇEÇEN Taifesi be gayet dindar ve gayr-ı ti'şar ve cesur bir taife olub camileri kesir ve cum’aları kılınub hutbeleri okunur ve tahminen bunlardan eli cenge yakışur yüz bin asker çıkar ve Moskovlu'nun hasm-i canları olmalarıyla elan Moskovlar ile muharebe üzere olub aralık aralık Çerkes'e haberler irsal ve her nevakit Devlet’in Moskovlu ile muharebesi olur ise bizlere bir haber göndersünler Devlet-i aliyye’nin uğrunda cansiparlıklar idüb bu havaliyi keyd-i düşmandan muhafaza ideriz derler ve zannımız oldır ki vakt-i hacetde Devlet-i aliyye tarafından bunlara nevazlişlice bir name ve baʼzı"
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.