Küçük Süleyman, çamaşır bohçası koltuğunda, kapı önünde durmuştu. Sırtında uzun kolları bol bol katlanmış, bir büyük adam ceketi vardı. Ayağındaki pantolonun paçaları da bastırılmıştı ama, ağı şalvar gibi sallanıyordu. Başına bir takke geçirmişti. Son derece esmerdi, siyah bilyelere benzeyen parıl parıl gözleri insana sevimli sevimli