Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Türkiye Zeka Vakfı
Farkın Farkını Fark Etmek Farkındalık (awareness) psikolojideki en önemli kavramlardan biridir. Farkındalık, bir bilinç eşiğidir; duyum ile algı, bakmak ile görmek arasındaki gibi bir farktır; bir anlamda "bilmek" ve "acı çekmek" ile eş anlamlıdır. Farkında olmayan rahatsız olmaz, acı çekmez sorumluluk hissetmez, birey değil kul olur, etken değil edilgendir, üretse de ürettiğinin farkında olmayan bir tüketicidir. "Farkın farkını" fark etmek ise çok daha önemli bir bilinç eşiğidir; bir anlamda bir şeyi fark ettiğini sananların da (ya da öyle görünenlerin de) arasındaki farkın farkına varmaktır, ki bu daha da büyük acılara neden olabilir. Farkı fark etmek zekânın, hele hele farkın farkını fark etmek zeki bir davranışın göstergesidir: Sözcükler (terimler ya da şekiller) arasındaki farkı fark etmek ve ona uygun çözüm üretmek tüm zeka ölçeklerinde en önemli davranışlardandır. Ölçme farktan doğmuştur, fark olmasaydı ölçme de olmazdı; ki bu fark "değişkenin" (variable) değişken olma esprisinin de özünü oluşturur. Tüm canlılar eşeysiz üreseydi, cinsiyet diye bir değişken de olmazdı. İnsanların ortak özellikleri olmasına rağmen, her yaş düzeyinde de birbirlerinden farkları söz konusudur. Ortak gelişim özelliklerimizden dolayı örgün bir eğitim yapılmaktadır, ancak aynı yaş düzeyi ve sınıftaki bireyler arasında da önemli bireysel farklılıklar bulunmaktadır. Bu farkın farkına varmak, ölçme ve ölçmedeki birimle olur; ki bu da, tüm istatistiksel işlemlerin "benzerlik" ve "farklılık" ölçüleri üzerine oturmasına yol açar. Bu bakımdan denilebilir ki, bilimin temelinde farkın farkını fark etmek yatar. Psikoloji bilimi, bireylerin ortak özellikleri yanında, bireysel farkların üzerinde şekillenir. Psikoloji biliminin ilk temelleri de, bireyin algıladığı (psikolojik boyut) büyüklük ile gerçek (fiziksel boyut) büyüklük arasındaki farkın farkını fark etmeyi ölçme anlamına gelen psikofizik çalışmalara dayanır: Algılanan ağırlık-fiziksel ağırlık gibi. Bugün meteorolojide sözü edildiği şekilde, nasıl ölçüyorlar bilmiyorum ama, "hissedilen sıcaklık" ile "gerçek sıcaklık" arasındaki fark gibi. Darwin çocukken, evlerinin yakın çevresinde kırlardan topladığı aynı türden böceklerin arasındaki farkı fark ettiğinde; Galileo, uykusuz geceler boyunca kendi yaptığı teleskopla ayın hareketlerindeki farkı fark ettiğinde, zamandaşları arasında da farkın farkını fark etmişti. Farkın farkı iletişimde de kendini gösterir. İncelendiğinde görülecektir ki, çoğu kere birbirimizi anlamamamızın temelinde, sözcük ya da terimlerdeki farkın farkını fark etmememiz yatmaktadır. "Ben sana onu demek istememiştim ki..." diye başlayan cümleler bunun göstergesidir. Bilimde üretilen ürünler de tekrarlanabilsin, doğruluğu yanlışlığı test edilebilsin diye diğer bilimcilere iletilmek durumundadır. Bu nedenle, yazılan ve yayınlanan makalelerde kullanılan dilin standartlığı önemlidir; terimlerin arasındaki farkı fark etmek ise son derece önemlidir. Deneysel bir araştırmada hipotezin test edilebilmesi için yapılan istatistiksel sonuçlara "sonuç" demek yerine "bulgu" demek doğru olur mu? Test, ölçek, envanter, anket aynı şey midir? Farkı fark etmezsek, yapacağımız işlemler de yanlış olmaz mı? Norm, etik "moral" aynı şey midir? Mizaç, karakter, özellik (trait), kişilik? Bunların farklarını fark etmezsek iletişim kurabilir miyiz? Terimlerin altında kavramlar yatar; nasıl kavrarsak da öyle ölçer ve iletişim kurarız. Farkın farkını fark etmek, aynı zamanda felsefî anlamda varlıksal bir durumdur. Şu anı anlamlandıramayan dünü anlamaz, geleceği de kuramaz. Bugünü, ovada esen yeli ve derede akan suyu hisseder gibi dolu dolu sevgi, ilişki ve ürün üreterek yaşarsak; dünü çok güzel yaşadığımızı ve keşkesiz bir yaşam sürdüğümüzü yâd eder, yarını da güzel kurabiliriz. Fark yokken farklıymış gibi davranmak ile farkın farkını fark etmek arasındaki ayırımı fark etme uyanıklığı dileğiyle... Adnan Erkuş'un Oyun Dergisi yazısından alıntılanmıştır. tzv.org.tr/#/haber/602
··
387 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.