Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bu itibarladır ki, İslâm tarihinin -asr-ı saadetten sonra- en büyük siyâsî varlığını teşkil eden Osmanlılar devletlerini Hazret-i Peygamber tarafından Medine'de kurulmuş bulunan o çekirdek devletin bir devamı olarak kabul ediyor ve onu zaman zaman "Devlet-i Muhammediye" sûretinde yâd ediyorlardı. Gerçekten 1821 Mora isyanı dolayısıyla yapılan tahkikatla, bu isyanı İstanbul'da oturan Patrik Gregoryus'un plânladığı sâbit olunca, O'nun idamına hükmedilmiş ve idam yaftasında Osmanlı Devleti, "Devlet-i Muhammediye" sûretinde zikredilmiştir. Bu husustaki beyân ve gerekçe yaklaşık olarak şöyledir: "Cenâb-ı Hakk'n mâsivâullâhı (Allah'dan gay- ri her şeyin teşkil ettiği âlem) halketmekten murâd-ı ilâhîsi, insanlar ve cinler tarafından Zât-ı Ulûhiyeti'ne muvâfık bir sûrette bilinmesidir. Bu ise, İslâm ile kâimdir. İslâm'ın devamı da devlet sâyesinde mümkün olmaktadır. Böyle bir devlete ihânet, Zat-ı Ulûhiyet'in şu murâd-ı ilâhîsine mugâyır olduğu cihetle muhakkak ki, idâmla tecziye edilmelidir." Bu fikir, Patrik Gregoryus ve diğer bazı papazların idam yaftalarında Osmanlı Devleti'nden "Devlet-i Aliyye-i Muhammediye" tavsifi ile geçmekte ve ayrıca o devlet, "Allah tarafından müeyyed" (te'yid olunmuş) ve "bekâsı, âyât-ı semâviyye ile sâbit bulunan din ve devlet" sûretinde zikredilmekteydi. Bu telâkki tarzının bir başka tezâhürü de Hüseyin Nesîmî-i Girîdî imzasıyla en buhranlı bir devir olan "Harb-i Umûmî" hengâmında yayınlanmış olan bir eserde mevcuddur. Şöyle ki, bu görüş: "Hükümet-i Seniyye, vaziyet-i tarihiyyesi itiba- riyle himâye-yi semedâniyyeye mevdûdur. Devlet-i Osmaniye bizzat Hazret-i Peygamberin te'sis buyurdukları hükümettir." serlevhasıyla uzun uzun anlatılmaktadır. Aynı görüş Sultan Vahideddin merhûmun Mekke'de neşrolunan Muhtasar "Müdâfaanâmesi"nde de şu sûretle yer almış bulunmaktadır: "Ceddim Osman Gâzi'den Selim-i Evvel'e (Yavuz) kadar Devlet-i Osmaniyye nâmıyle Türk saltanatı vardı. Selim-i Evvel'den sonra ise, bu saltanat, "Hilâfet"in inzimamıyle "Saltanat-ı Muhammediye" hâline gelmişti. Şimdi bana bigayr-i hakkın (haksız olarak) ihânet-i vataniyye isnâd edenler, hilâfeti hukuk ve nüfuzunu tecrid ve tadil ederek bu «saltanat-ı Muhammediye»yi yıkmışlar ve yalnız vatanlarına değil, biütün Âlem-i İslâm'a ihânet etmişlerdir."
63 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.