“Sen yaşama kendi gözlerinle bakmak istiyordun ama izin vermediler; bunu istediğin için cezalandırdılar seni.” “Değerli olmak ne zamandan beri bir güvenceydi? Tarih yok edilen değerli şeylerle dolu değil miydi? Duyarlı bir insan için, acı çekmek çok daha büyük bir olasılık değil miydi?” Bir Kadının Portresi, bağımsız ruhlu, zeki, annesi öldüğü için babası tarafından ihmalkar bir şekilde büyütülmüş, daha sonra toplum kuralları ve bireyselliği arasında seçim yapması gereken genç Amerikalı bir kadın olan Isabel’in hikayesi ve farklı toplumlardan farklı kadınların hikayeleridir. Daha önce yazarın hikayelerini severek okumuş olmakla birlikte bu eserinin beni oldukça zorladığını söylemeliyim. Aslında oldukça anlaşılır, zarif ve akıcı bir dille yazılmış olmasına rağmen, gerek anlatım gerekse yavaş bir tempoda yazıldığı için okunması biraz sabır isteyen kitaplardan. Mesela kurgu içerisindeki ana olayları belli bir zaman akışı içinde yazar bize anlatmadan atlıyor ve biz olanları daha sonra başka karakterlerin konuşmalarından anlıyoruz. Bu tekniğe elips tekniği deniyormuş arkadaşlar. Yazar bize; Isabel’in olgunlaşmasını, büyümesini, ikilemlerini, psikolojisini, acılarını, hayal gücünün yanı sıra, oldukça derinlikli bir şekilde başka kadın karakterleri, viktoryan sonu dönemini, bu dönemin toplumsal ve ahlaki yapısını oldukça detaylı bir şekilde bize anlatmış. Okunması başlarda zor ama kurgu ilerledikçe psikolojik gerilime evrilen kitabı bitirip, düşündükçe de ne kadar iyi bir eser olduğunu anladığım bu romanı okumayı düşünenlere, sindirerek, yavaş ve sakin kafayla okunmasını tavsiye ederim. Not: Isabel’in hikayesinin devamını okumak isteyenlere benim de çok severek ve merakla okuduğum John Banville’in Mrs. Osmond adlı şahane kitabını da öneririm. “Bile bile acı çektirilen bir kadının dünyada her şeyi yapmaya kendisine bir yararı dokunacaksa, sokağa bile düşmeye hakkı vardır!”

Bir Kadının PortresiHenry James · Yapı Kredi Yayınları · 2016553 okunma

·

511 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.