“Hür olmak. En mühimi de kadın olarak tek başına ayakta kalabilmek. Evet, artık kati inancım bu Nazım: Ben kadının kurtuluşunun çalışmaktan, bir meslek sahibi olmasından geçtiğine inanıyorum.” Sistematik ve akışkan bir düzene başkaldırmak zordur. Alışılmış toplumsal normlara, yanlış ve değişmesi gerekenlere dur demek zordur. Değişmek ve ilerlemek isteyen her birey bu düzende mutlaka yara alır; Suat Derviş gibi… Fakat pes etmeyen, savaşan ve ideallerine sıkı sıkıya bağlı kalan her birey, bir gün kahramanlaşır; Suat Derviş gibi… Dejavu, işsiz kalan genç bir akademisyenin, Berlin sokaklarında Suat Derviş’in izini arama hikâyesi. Onun hayat hikâyesini araştırırken, yaşadığını gördüğü her zorluğa aslında kendinin de yaşadığının farkına varış hikâyesi. Yapamazsınlara inat yaptım yaptım diyen tüm kadınların hikâyesi aslında. Yarı biyografik bu metin, okuduğum en çarpıcı metinlerden biri. Suat Derviş’i az çok tanıyorken, Dejavu sayesinde onun en gizli, en bilinmedik yönlerini keşfettim. Babası ile olan o sıcacık baba-kız hikâyesi, babasının ona olan inancı ve güveni… Ayaklarının üzerinde dimdik durmaya çalışırken, yaşadığı zorlukları derinden hissettim, çünkü Suat bir noktada benim de. 1930’lar… Gazi Paşa’nın hikâyesindeki yeri, Sabahattin Ali’ler, Nazım’lar… Dönemin Alman Edebiyatının romandan ve romancıdan neler beklediği… Yazmak tutkusu ve bu tutkunun önüne çıkan sosyal, siyasi ve ekonomik engeller… Suat’ın, Reşat Fuat ile olan evliliği ve bu sayfalarda evlilik kurumuna bakış açısı, yaşadığı derin kayıp ve gözyaşları… “Dejavu, Suat Derviş’in ayak izlerini takip eden genç bir kadının ve o kadının hikayesi üzerinden tüm kadınlara ilham olacak bir hayat hikayesi…” Bir de not düşeyim, kitabı okurken içinde geçen ve okumak istediğim kitaplar; -Saatleri Ayarlama Enstitüsü -Maşenka -Yalancı İpek Kız

DejavuMenekşe Toprak · Doğan Kitap · 045 okunma

·

105 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Neslihan