Mahlukun değil, Hâlık'ın Peşinde Koşmalı
İşte o eskilerin güzel duası: "Allah derdinizi artırsın!" Vatan, bayrak, millet, ümmet, din, kitap, peygamber, ahlak-ı hamîde, İslam gibi yüksek kavramların davası ve derdi olur.Zengin olmamın, filanca elde etmenin, şunu bunu derleyip toplayıp stoklayıp sonra ölüp mirasçıları mahkemeye düşürmenin derdi olmaz.
_________________________________
Akıl, sadece akılsızlara yol gösterir.
__________________________________
Ne yazık ki Türkiye'de miras davaları pek çok.Hiç düşünmüyor musunuz? Size o mirası bırakanlar, o mirası almadan gittiler.Neyin kavgasını yapıyorsunuz? "O benim hakkım!" diye düşünmekten vazgeçip görevlerimizi düşğnmeliyiz.O zaman aynı babadan üremiş, aynı anadan doğmuş, aynı memeden emmiş, aynı sofradan yemiş kardeşler birbirlerini mahkemeye vermezler dünya malı için.Bakın, buda dertsizlikten ve davasızlıktan kaynaklanıyor.Mahkemede davası var ama kendinin davası yok.Peşinde koştuğu şey ise en nihayetinde mahluktur.Niyazi-i Mısrî Hazretleri, Mehmet Esad Galip Dede Efendi Hazretleri, Yunus Emre Hazretleri (k.s.) gibi zevat-ı kiram mahluk peşinde koşmuyor ; bunun içine cennet ve cehennem de dahil.Çünkü cennette mahluktur, cehennem de mahluktur.Onlar Hâlık, yani yaratıcı peşinde koşuyorlar, yaratılmışın peşinde değil.
Yaratılmış her şey fânidir ama yaratıcı bakidir.Baki varken fâninin peşinde koşmak, davasızlık ve dertsizlikten kaynaklanır.Allah derdimizi artırsın.
Sayfa 135
·
259 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.