1. Felaket Bir Dogma
“Tembellik edelim her konuda;
sevmek, içki içmek,
bir de tembellik etmek hariç.”
Lessing
Kapitalist uygarlığın hüküm sürdüğü ulusların işçi sınıfları tuhaf bir deliliğin esiri olmuşlar. Kederli insanlığa yüzyıllardır işkence eden bireysel ve toplumsal sefaletler de bu deliliğin peşinden geliyor.
Bu delilik, çalışma aşkıdır;
bireyin ve evlatlarının yaşamsal güçlerini tüketmeye dek varan çalışmanın can çekişen tutkusudur. Rahipler, iktisatçılar ve ahlakçılar ise, bu zihniyet sapmasına karşı çıkmak yerine, çalışmayı pek kutsal göstermeyi görev bildiler. Kör ve kıt zekâlı bu insanlar,
kendi tanrılarından daha bilge olmak istediler;
zayıf ve acınası bu insanlar, tanrılarının lanetlediği şeyi yeniden yapılandırmak istediler. Ben ki ne Hıristiyan olmayı ne de tutumlu ve ahlaklı olmayı savunuyorum, onların yargılarındansa tanrılarınınkine; onların dini, iktisadi, özgür düşünceli ahlak vaazlarındansa kapitalist toplumda çalışmanın korkunç sonuçlarına başvurmayı tercih ediyorum.
Kapitalist toplumda çalışma her türlü entelektüel yozlaşmanın, organik deformasyonun nedenidir.