Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bağımsız Türk Devletlerinin İdari Düzeni Sevindirici mi? Bağımsızlık almış olan Türk devletlerinin Rusya'dan tamamen kopup kopmadıkları hakkında bir iki sahife önce yazmıştım. Fakat bu Türk devletleri Ruslardan tam kurtulsalar bile, çekecekleri sıkıntı uzun zaman devam edecektir. Bu sıkıntıların başında hazinelerinin bulunmamasıdır. 1920 senesine kadar Çarlık, 1920 senesinden sonra da komünist Kremlin, Türkillerinde servet ve hazine diye bir şey bırakmamıştır. Hatta milli devlet altınları gasp edildiği gibi, halkın elindeki şahsî altınlar ve süs eşyaları da gasp edilmiş ve vermeyenler tutuklanarak sürülmüşlerdi. Böylece ne devlette, ne de millette altın namına bir şey bırakılmamıştı. Ve bugün yüz-ikiyüz milyon ton petrol çıkaran Türk illerinin hazineleri bomboştur. Hiç şüphesiz bu devletler, dış dünya ile herhangi bir iş yapmak istedikleri zaman sorulacak ilk soru hazinelerinizde ne kadar altınınızın bulunduğu olacaktır. Hâtta bugün Rusya devleti olarak bulunan Yeltsin iktidarı soyup soğana çevirdiği ve beş kuruşa muhtaç bıraktığı Türk illerine dışardan almış olduğumuz kredi borçlarımızın ödenmesine siz de ortaksınız demektedir. Yani Rusya'nın dış borçlarını birlikte ödeyeceğiz demektedir. Acaba Moskova'nın Türk cumhuriyet veya devletlerine yaptığı bu teklife karşı Türk devletlerinin başında bulunanlar Rus devlet adamlarına ve mevcut Rus hükümetine: "Biz müttefik cumhuriyet olarak yetmiş seneden beri bugün servetimizi, altın rezervlerimizi Moskova'ya verdik. Yerüstü ve yer altı servetimiz alınarak Rusya'ya götürüldü ve Sovyetler adına Rus sanayiini kurdunuz. Ruslar için yollar yaptınız. Amerika ve Avrupalıları geride bırakan uçak, tank, füze ve atom sanayiini kurdunuz. Aynı zamanda diğer fabrikaları kurdunuz. Bizim herşeyimizi yağmaladınız. İşgal ordularınızı bize beslettiniz. Fakat bizde fabrika ve sanayi kurmadınız. Bugün bize bağımsız devletsiniz diyorsunuz. Fakat ne hazinemiz var, ne fabrikamız var ne de kendimizi dış ve iç düşmandan koruyacak silahımız vardır. Bunun yanında bir de bizden Sovyetler Birliği'nin dışardan aldığı ve Rusya için harcadığı borçlara ortak olmamızı istiyorsunuz. Çarlık devrindeki sömürüyü bırakalım. Sovyetler devrinde yapılan sömürünün karşılığını bize veriniz. Aynı zamanda bizim servetimizle yapılan sanayiye bizleri de ortak kılınız, üretilen sanayi ürünlerinden bizim hissemizi veriniz, o zaman biz de bugün ödemek mecburiyetinde olduğunuz dış borçlara ortak olalım." Acaba bunu diyecek ve talepte bulunacak kimse var mı? Veya şimdiye kadar bir kişi olsun Moskova'ya Yeltsin'e bunları hatırlatan görüldü mü? "Aynı zamanda bizleri bağımsız devletler topluluğu içine almak istediğinizden, yine bizlerin servetini sömürmeye devam mı edeceksiniz? Bağımsız devletler topluluğuna dahil olduğumuz zaman, vatanımızda yine sizin ordularınız kılıç sallayacak, yine Rus hakimiyetinde olduğumuzu bize hatırlatacaksınız. Ve sizin bu işgal ordularınızı biz mi besleyeceğiz?" İşte bunları Moskova'ya, Rus devlet başkanı ve diğer devlet adamlarına söyleyecek kimse var mı? İşte Bağımsız Türk devletlerinin bugünkü durumu böyledir. Rusya daha elini Türk devletlerinden tam olarak çekmiş değildir. Hudut boylarında ve memleket içindeki kışlalar hâlâ Rus asker ve ordu birlikleriyle doludur. Bir devletin kendi ordusu bulunmadığı halde, eski sömürücüsünün ordusu bulunur ve onun hudutlarını bu yabancı ordu denetlerse, o memleket tam olarak istiklaline kavuşmuş olamaz. Bugün Türkmenistan'ın, İran'la, Afganistan'la, aynı zamanda Özbekistan'ın, Kazakistan'ın, Kırgızistan'ın, Tacikistan'ın İran, Afganistan, Çin ve Moğolistan ile olan hududlarında veya Azerbaycan'ın Türkiye ile İran ile olan sınır bölgelerindeki ordu birlikleri Türk ordu birlikleri mi veya Rus ordu birlikleri mi? Bunun dışında Ruslar Doğu Almanya'nın, Batı Almanya ile birleşmesine müsaade ettikleri halde, hâlâ oradaki, aynı zamanda Çekoslavakya, Macaristan, Romanya, Polonya, hatta Bulgaristan'dan ordularını tamamen çekmiş değillerdir. Baltık devletleri olan Litvanya, Letonya ve Estonya'nın bütün limanları Rus ordu birliklerinin kontrolü altındadır. Doğu Almanya'yı para karşılığında Batı Almanya'ya sattıkları halde, baş şehri Königsberg olan Doğu Prusya, Rusya'ya ilhaktan kurtulmuş değildir. Bunlar insanı düşündürecek durumdur. Moskova ordu birliklerinin bulunduğu devletlere: - Memleketinizde bulunan askerlerimizi yerleştirecek kışlalarımız bulunmamaktadır. Kışla yapımı bittikten sonra ordumuzu çekeceğiz demektedir. Fakat Almanya başta olmakla eski Sovyet işgali altında bulunan devletlerden hiçbiri: Biz artık sizin idarenizden kurtulduğumuzdan, bizim memleketteki ordularınız terhis ediniz. Bizdeki ordularınız bizi işgaliniz altında tutmak ve size karşı herhangi bir başkaldırıyı önlemek için tutuyordu. Şimdi artık biz tam hürriyete kavuşmuş olduğumuzdan, sizin burada ordu tutmanız gerekmemektedir. Aynı zamanda kırk seneyi aşkın bir zamandan beri bizdeki istila ordularınızı biz besliyorduk. Şimdi biz artık bu orduyu beslemeyeceğimizden, siz bu kadar orduyu neden milyarlar harcayarak buralarda tutuyorsunuz? Terhis ediniz ve hem siz masraftan kurtulunuz, hem de biz tam kurtulduğumuzun farkına varalım. Maalesef, Doğu Avrupa devletlerinden ve hatta Almanya'dan da kimse bunu Rus devlet adamlarına söylemeyi aklına getirmiyor veyahut Rusya'nın vereceği aksi bir cevapla durumun iyice nazikleşeceğini düşünerek seslerini çıkarmıyorlar. Yabancı basın ajanslarının yazdıklarına bakılırsa bugün Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Romanya ve Doğu Almanya'da 15-20 bin kadar Rus tankı bulunmaktadır. Ruslar bu ordularını, uçak ve tank birliklerini oralarda ve istiklallerini verdikleri eski Sovyet cumhuriyetlerinde neden tutuyor? Bunun açıklamasını yapan kimse yok. Fakat bir hakikat ki, Rusya bir ekonomik çöküntü içinde bulunuyor. Hala satış mağazaları ve dükkanlar bomboştur. Karne sistemi devam edip gidiyor. Satış mağazalarının karşısındaki kuyruklar yüzlerce metreyi geçiyor. İkinci Dünya Harbi sırasında Ruslar, Ukraynalılar, Baltık devletleri ve diğer cumhuriyetler bu durumdan kurtulmak için Almanları kurtarıcı olarak kabul ederken, Almanların bunu anlamaması sebebiyle bu milletleri yeniden Kremlin ve Stalin'in etrafına toplanarak Almanlara karşı direnme göstermişlerdi. Eğer bugün dışardan Almanlar mı, İngiliz ve Amerikalılar mı Rusya'ya karşı bir savaş açacak olsalar, bizzat Rus milleti Kremlin sarayını Rus devlet adamlarının başına uçuracakları şüphe götürmeyecek bir hakikattir. Bugün, Yeltsin Rus ordu kumandanları ve mareşalleri Rusya'yı bundan kurtarmak için çaba harcıyorlar. Çünkü Ruslara karşı yalnız sömürge halkları değil, bizzat Rus milleti nefret etmekte ve “Ben ne zaman diğer milletler gibi ihtiyacım olan maddeleri öz memleketimde bulabileceğim" demektedirler. Rus devlet adamları bu durumdan kurtulmak için dış kredilere ve ekonomik yardıma hava ve su kadar ihtiyaç duymaktadırlar. Bunun içinde Batı dünyasına komünist tehlikesini yok olduğunu, Rusya'nın hiçbir milletin toprağında gözü olmadığı gibi, hatta yüzyıllardan beri kendi sömürgesi olan memleketlere bile bağımsızlıklarını veriyor, inancını göstermek istiyor. Fakat, Batı dünyasından aldığı ve alacağı krediler ve ekonomik yardımla kendi ekonomik durumunu düzene koyduktan sonra neler yapacağını kimse bilmemektedir. Acaba, hâlâ milyonlarca Rus askerinin bulunduğu eski Sovyet cumhuriyetlerindeki ordularını çekecek mi? O memleketleri bugün bile bir çok alanda sömürmeye devam etmekten vaz geçecek mi? Rus topraklarında bulunan korkunç atom sanayini imha edecek mi? Yeltsin ile birlikte bugünkü Rus devlet adamlarının gösterdikleri uysallık devam edecek mi, bunu kimse bilmemektedir. Sovyetler Birliğiyle, Almanlara karşı müttefiklik yapan, Harpten sonra ise hayal kırıklığına uğramış olan Amerikalılar ve İngilizler bugünkü durumu nasıl değerlendirirler, bunu kimse bilmiyor.
·
148 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.