Gönderi

3 MAYIS HADİSESİNİN GELİŞMELERİ Atsız, mahkeme kapısından çıkarken tutuklanmış ve İstanbul'a götürülmüştür. Zanlılar Sansaryan Han'ında bulunan Emniyet Müdürlüğü'nde tutulmuşlardır. Toplu tutuklamalar kamuoyuna 18 Mayıs tarihinde açıklanmış, 19 Mayıs tarihli gazetelerde haber olarak çıkmıştır. Cumhurbaşkanı 19 Mayıs vesilesiyle yaptığı konuşmanın ana teması olarak bu hadisenin değerlendirmesini yapmış, siyaset yüklü mesajlarla hem iç hem de dış merkezlere düşüncelerini aktarmıştır. Ortada dava ile ilgili herhangi bir savcılık iddianamesi bulunmamakta iken hazırlık soruşturmasının gizliliği esastır ilkesine riayet etmeden bazı şahısları önceden suçlu ilan etmiştir. Bu soruşturma kapsamında 49 kişinin sorgusu yapılmış ve bunlardan 33'ü tutuklanmıştır. Tutuklanan 33 sanıktan Bedriye Atsız, Mehmet Külahlıoğlu, Ahmet Ali Bayrakçı, Ahmet Ellezoğlu, Ahmet Ziya Özkaynak, Tahsin Argun, Mehmet Irmak, İsfendiyar Baruönü, Osman Yüksel Serdengeçti ve Atilla Türkkan haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi üzerine 27.7.1944 tarihinde serbest bırakılmışlardır. Hazırlık soruşturmalarından sonra 23 kişi; 9.5.1944'te Atsız (İst. 1905-İst. 11.12.1975), 9.5.1944'te Reha Oğuz Türkkan (İst. 12.10.1920-İst. 18.1.2010), 15.5.1944'te Yedek Yüzbaşı Dr. Hasan Ferit Cansever (İst. 1891-İst. 20.6.1969), 15.5.1944'te Zeki Velidî Togan (Başkurt Eli, 10.12.1890-İst. 26.7.1970), 14.5.1944'te Nejdet Sançar (İst. 1.5.1910-İst. 22.5.1975), 13.5.1944'te Hüseyin Namık Orkun (İst. 1922-Ank. 23.3.1956), 12.5.1944'te Orhan Şaik Gökyay (İnebolu, 16.7.1902-İst. 2.12.1994), 13.6.1944'te Piyade Üsteğmen Alparslan Türkeş (Lefkoşe, 25.11.1917Ank. 4.4.1997), 22.6.1944'te Tabip Yüzbaşı Fethi Tevetoğlu (İst. 31.1.1916-Ank. 27.11.1989), 4.7.1944'te A. Cabbar Şenel (Adana, 1.7.1922-İzmir, 3.12.2002), 24.5.1944'te Yedek Topçu Asteğmen M. Zeki Özgür (Sofuoğlu-Adana, 1920-İst. 17.4.2014), 17.5.1944'te Yedek Nakliye Asteğmen Fazıl Hisarcıklılar (Kayseri, 1917Ank. 1.9.1973), 18.5.1944'te Yedek Piyade Teğmen Nurullah Barıman (İst. 1919İst. 11.4.2006), 13.7.1944'te Said Bilgiç (Şarkikaraağaç, 1.7.1920-İst. 13.8.1988), 16.5.1944'te Muzaffer Eriş (26.1.1981-İst. 26.2.1998), 16.5.1944'te Hamza Sadi Özbek (Muğla, 1912-Muğla, 5.11.1971), 28.6.1944'te Hikmet Tanyu (Ank. 5.1.1971-İst. 11.2.1992), 16.5.1944'te İsmet Rasin Tümtürk (İst. 1916-İst. 26.2.1998), 3.5.1944'te Fazlıoğlu Cemal Oğuz Öcal (Seydişehir, 1913-İst. 4.12.1971), 27.6.1944'te Fehiman Tokluoğlu (Kayseri, 1922-Ank. 11.12.2018), Cihat Savaş Fer, 21.7.1944'te Yusuf Kadigil, 5.10.1944'te Heybetullah İdil tutuklanmışlardır. Bu listede adı bulunmayan 23 tutukludan hiçbirisinin tanımadığı Saim Bayrak yargılamanın başlamasından sonra 20.11.1944 tarihli oturumda yapılan soruşturması sonunda mahkemeye oturum başında sunduğu yetersizlik dilekçesi kabul edilip karara bağlanmış ve Ankara Cumhuriyet Savcılığına gönderilmiştir. Askeri hapishanede tutulan Alparslan Türkeş, aylarca kapalı kaldığı hücrede çektiği yarı açlık, sıkıyönetim idaresini soysuzlaştıran ikbal düşkünü sorgucuların ruhi işkenceleri, ailesinin geçim sıkıntısına düşmesi endişesi, siyasi hegemonyanın giderek artan zulmü sonucunda yatağa serilmiştir. 1944 tutuklamalarındaki isimlerden Nurullah Barıman teğmen rütbesi ile askerlik görevini yapmakta idi. 16.5.1944'te iki subay gelerek evinde ve bölük odasında arama yapmış ve Ankara'dan gelen telgraf emriyle tutuklandığı kendisine bildirilmiş, subay hapishanesine konmuştur. Bir müddet sonra bir subay nezaretinde İstanbul'a sevki yapılmış ve Tophane'deki Askeri Hapishane'de tek kişilik bir hücreye kapatılarak tecrit edilmiştir. İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasında Sıkıyönetim Komutanı General Sabit Noyan, Sıkıyönetim Askeri Savcısı Kazım Alöç ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Kamuran Çuhruk tarafından sorguya çekilmiştir. Bariman, emniyetteki sorgulamaları sırasında tabutlukları yakından görmüş, gazeteci olarak bildiklerini kamuoyu ile paylaşmak için daha 1947 yılında tek parti yönetimi sona ermeden Kenan Öner-Hasan Âli Yücel davası sırasında tanık olarak ifade verirken işkenceleri açıklamıştır. İstanbul Emniyet Müdürü Ahmet Demir'in tekzibe kalkışmasından sonra Bedii Faik'in çıkardığı haftalık gazetede bildiklerini teferruatlı biçimde açıklamasına cevap verilmemiş, Türk kamuoyu Türkçülerin maruz kaldığı işkenceleri öğrenmiştir. Emniyet Genel Müdürü Osman Sabri Adal, işkence iddiaları üzerine durumu tahkik için İstanbul'a gönderilmiş, iddiaların varit olmadığı neticesiyle Ankara'ya dönmüştür. Elbette maiyetindeki yöneticileri suçlu çıkarması söz konusu olmayacaktır. 1961'de CHP İzmir milletvekili olarak parlamentoya giren Adal, memuriyeti vesilesiyle vakıf olduğu bilgileri siyaset arenasında karşısında olduğu kişi ve grupları değersizleştirmek üzere kullanmış, TBMM'de Tedbirler Kanunu tasarısının görüşülmesi sırasında konu ile hiçbir ilgisi olmadığı halde, Atsız'ın vasiyetinden söz etmesi üzerine Nejdet Sançar, ona hitaben neşrettiği açık mektupta "tabutluk" meselesini gündeme getirmiştir. Adal, CHP iktidarında hizmetlerinin karşılığı olarak 1946'da Ankara Valiliği ve Belediye Başkanlığı'na tayin edilmiş, aynı yıl 3. Genel Müfettiş olarak Erzurum'a gitmiş, 1948-1951 arasında İzmir valiliği yapmıştır. İstanbul Emniyet Müdürü Ahmet Demir 1947'de onun boşalttığı Emniyet Genel Müdürlüğü'ne nakledilmiştir. Matbuatta Demir'in, emekliliğinde avukatlık yaparken Yargıtay'daki bir davanın istenildiği şekilde çıkmasına aracılık yaparak bir milyon lira aldığı haberi çıkmıştır. Demir'in dava konusundaki gelişmeleri anlattığı el yazısı mektubu habere eklenmiştir. Demir, haber üzerine Bakanlık emrine alınmış, iddiaları araştırmak üzere iki mülkiye müfettişi görevlendirilmiştir. Demir'in iddiaları yalanlayacak yerde, mektubun ele geçmesinde suçladığı posta dağıtıcısını mahkemeye vereceğini beyan etmesi dikkat çekicidir. DP, muhalefette iken çok şikayet ettiği, siyasi malzeme olarak kullandığı, CHP dönemindeki işkence iddialarının sorumlularına uzun süre dokunmadığı gibi Adal'ı 1951'de İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı'na getirmiştir. Görevlendirmedeki isabetsizliğin farkına varılmış olmalı ki 1952'de İzmir valiliğine tayin edilerek merkez teşkilatından uzaklaştırılmıştır. Adal'ın, bir dönem kayıtsız şartsız metbu olduğu İsmet İnönü'ye davranışı muhalefet yıllarında farklı olmuş, koltuğunu muhafaza etmenin hesabını yaparak İzmir'i ziyareti sırasında şerefine verilen ziyafete iştirak etmemesinin gerekçesi olarak, son nutkunun amme nizamını ihlale matuf olduğunu ileri sürmüştür. DP iktidarı, bu manevrayı anlayıp 1953'te İller Bankası İdare Meclisi Başkanı olarak merkeze çektiğinde istifa ederek memuriyetten ayrılıp CHP'ye girmiştir. CHP Parti Meclisi üyeliğinde bulunmuş, siyasette kindar olduğu ifade edilen İnönü, geçmişte şahsına yaptıklarını dikkate almayıp 1961 seçimlerinde İzmir'den listeye alarak milletvekili seçilmesini sağlamıştır. 1944 Milliyetçilik Olayı'nın üstü örtülü kalan yönlerinden biri de savcının gizli örgüt yaftası vurduğu Türkkan'ın önderliğini yaptığı ‘Gürem'in yargılamaya dahil edilmeyen bazı mensuplarıdır. Milli Eğitim Bakanlarından Abidin Özmen'in yeğeni, Mülkiye Mektebi'ni 1943'te bitiren Selahattin Özmen hatıralarında bu konuda dikkat çekici bilgiler vermiştir. Türk kamuoyu belki de ilk defa 1944 yargılamasında savcılığın hazırladığı iddianamenin çatısının önemli unsuru, gizli teşkilat olduğu iddia edilen “Gürem" hakkında açıklamalar yaptı. Özmen, okul arkadaşı Zeki Sofuoğlu'nun telkinleriyle girdiği teşkilattan, nüfuzlu yakınlarının işaretiyle Türkçülerin başına çorap örüleceğini öğrenince ayrıldığını, kılına dokunan olursa önderlerin sıkıntıya gireceği tehdidinde bulunduğunu belirtiyor. Esas dikkati çeken açıklaması teşkilat mensupları arasında TKP mensubu, TİP milletvekili Sadun Aren'in de bulunmasıdır. Gerçi Aren'in, hayatının son demlerinde, uluslararası sermayenin küresel egemenliği ile -yani emperyalizmle-sosyalist enternasyonalizmi aynı kefeye koymasından dolayı sosyalizm karşıtı bir safta yer aldığının tartışmasız bir gerçek halinde somutlaştığı üzülerek ifade edilmiştir. Ondan bir yıl önde bulunan arkadaşı, ODTÜ Rektörlüğü yapan Kemal Kurdaş, gizli örgütü(!) “Gökbörü Derneği” olarak hatırlıyor, Rumelili olduğu için onlara dâhil olmadığını kaydediyor. Hayatının son yıllarında İstanbul'da ziyaret ettiğim, 1944'te hapis yatanlardan Mülkiyeli M. Zeki Sofuoğlu, bu şahısların Gürem'le ilişkili olduklarını teyit etmiştir. “Yaptıklarımdan hiç esef duymadım" diyen Aren, Puslu Camın Arkası isimli hatıralarında bu konuya dokunmamayı tercih etmiştir. Aren'in 1944'le ilişkisine ilk defa hadiselerde tutuklanan Şenel hakkındaki yazımızda temas ettik. O tarihten beri matbuatta bu konuda bir itiraza rastlamadık. CHP yöneticilerinden Nafi Atuf Kansu'nun oğlu şair, Dr. Ceyhun Atuf Kansu'nun da Gürem çevresinde bulunduğu ifade edilmiştir. 1944 davasında savcının iddianamesi Reha Oğuz Türkkan'ın önderi olduğu iddia edilen Gürem teşkilatı, Togan'ın liderliğini yaptığı dış Türklere yönelik teşkilatlanma, Atsız'ın merkezinde olduğu gruplaşma üzerine oturtulmuştur. Fehiman Tokluoğlu, birçok sanığın ilk defa hapishanede karşılaştıklarını ifade etmiştir. Gürem, ciddiye alınmayacak bir gruplaşma olduğu halde günlük politika hesapları gereği böyle bir senaryo düzenlenmiştir. Türkkan'ın fantezileri etrafında kümelenen gençlerin polisteki işkence ve baskılar sonucu savcının yönlendirmesiyle verdikleri ifadelerle Gürem'in varlığı şekillenmiştir. 1941'de Almanya'nın zoraki dostluğunu sürdürdüğü Sovyetlere saldırıp kısa zamanda büyük başarı kazanması siyasi muhacir olarak Almanya, Fransa, Romanya, Türkiye'de yaşamakta olan Türk önderlerde, memleketlerinin bağımsızlığını kazanabileceği ümidi doğmuştu. Berkes, Başbakan Saraçoğlu'nun, Eylül 1941'de Ankara'da Azeri ve Kırımlı siyasi muhacirlerin temsilcileriyle Sovyetlerle arada tampon bir devlet kurulması hususunda görüşmelerde bulunduğunu, herhangi bir vesikaya işaret etmeden kaydediyor; Togan'ın pek muhtemel Fevzi Çakmak ve Numan Menemencioğlu ile önderliğinin tanınması ve mali yardım yapılması hususunda görüşmeler de yaptığını belirtiyor. Almanya, 1942'de Berlin'e davet ettiği, muhacir olarak değişik ülkelerde yaşayan Türk siyasi önderlerle işbirliği görüşmeleri yaptı. Toplatıyan'a davet edilen Togan'a izin verilmedi, Ayaz İshakî ve Cafer Seydahmet Kırımer toplantıya katılmadılar. Almanlar, işgal ettikleri Türk topraklarının idaresinde oldukça otoriter bir yol takip ettikleri için kısa zamanda halk nazarında sempatilerini kaybettiler. Kırım Türklerinden Rus partizanlarına katılanlar arttı. Almanların gerçek yüzleri ortaya çıkmadan önce Türkistan'daki bağımsızlık mücadelesi döneminde kurulan Türkistan Milli Birliği'ni İstanbul'da yeniden canlandırma faaliyetleri oldu. Birbirleriyle anlaşamayan önderler birkaç derlenme toplantısı yaptılar. Devlet istihbaratının toplantılara katılanlardan birini angaje ettiği 1944 yargılamalarında ortaya çıktı. Togan'ın Almanya'ya görüşmeler yapmak üzere gönderilmesi için para toplama faaliyetine katılan, Kapalıçarşı’da ticaretle iştigal eden Hacı İşan, kamu tanığı olarak ifade verdi. TMB'nin liderliği için geçmişte yapılan mücadelenin devam ettiği, Togan'ın çevresinde bulunan, 1944 tutuklamasında iki ay hapis yatan ve savcının yönlendirmesine göre ifade vererek serbest bırakılan Başkurt öğretmen Ahmet Ziya Özkaynak'ın da muhbir vatandaşın vefatı üzerine kısa bir yazı neşretmesinden hemşehrisinin karşısında yer aldığı anlaşılıyor. Berkes, Ankara'nın bazı kişilere Almanya'ya gitme izni vermediği halde, Turancılık işini yalnız dolaylı yollardan değil, doğrudan kendisi ele alıp Papen ile bu konuda pazarlığa girişmesinin doğruluğu halinde “Irkçılık-Turancılık Olayı”nın içyüzünün topluma gösterildiğinden başka bir şey olduğu şüphelerinin güçlendiğini belirtiyor. 3 Mayıs Olayı'nı, Mareşal Çakmak'ın, Numan Menemencioğlu'nun görevlerinden alınmaları ile birlikte bir bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Togan, Ankara'da 15-21.11.1943 tarihlerinde toplanan III. Tarih Kongresi sırasında, CHP merkezinde cereyan eden müzakereler dolayısıyla hazırladığı "İkinci Cihan Harbi ve Türkiye” başlıklı raporda Atsız’ın Başbakana hitaben neşrettiği açık mektuplarda zikrettiği milli eğitimdeki sol faaliyetlere temas etmesinin 1944 tutuklamalarına dahil edilmesinde etkili olabileceğini düşündürüyor.
·
583 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.