Okuduğum en iyi kitaplardandı. Bitsin istemedim, sanki yanınızda bulunması gereken rehber bir kitap gibi.
Yedi yüz yıldır çözülemeyen Şemsi Tebrizi cinayeti ve yedi yüz yıl süren Şems ile Mevlana arasında geçen aşk...
Kitap da İngiliz bir anne ve Türk bir babanın çocuğu olan Karen Kimya'nın yolunun Konya'ya düşmesiyle başlayan gizemli, uhrevi, tüm zamanların iç içe geçtiği bir yolculuğa bürünen hikayede Karen'in elinden bir derviş tutar.
Bu derviş Şemsi Tebrizidir.
Hiç sıkılmadan okuduğum sonuna doğru gelirken bitmesin istediğim bir kitap oldu benim için. İlâhi aşk, uhreviyet , gizemli yolculuklar hep acaba ne olacak sorusunu da beraberinde getirdi.
"Taşta kan vardı. İnsanların yüreklerinde nefret, dolunayda derin bir sükûnet.."