ey Ali! Uyan, ne zamana dek
gaflet örtün olacak bu renk
kalbini bu pastan yıkaman gerek
ta ki dosdoğru gidesin yolda
ömrü sen boşa harcadın,
kalbine şeytanı kondurdun
ne iyilik varsa onda, taşırdın
gitti hepsi, döktün yere
pişman olursun bu ömre
bu diyardan göçüp gittiğinde
ne kaldıysa ömründen geriye
geçir tümünü tövbe ile
tövbe et temiz kalple
ey akılsız, insafsız kimse
muhalefet etme yine
bu söze, bu ahde
çok fazla kulak asmıyorsun
yüzlerce yakarışla tövbe ediyorsun
sabah daha akşam olmadan
dönüyorsun aynı yere
ne vakte kadar böyle kalacaksın
bu uykudan uyanmayacak mısın
yoluna hazırlık yapmaz mısın
dostlar gitmiş bir sen kalmışsın
haydi son ver şu haline
mağrur olma bu mal ile
demez misin bir an bile
“sonunda gideceğim kabre”
kim geçmişse bu dünyadan,
fakir, şeyh ya da ağalardan
kaçamamıştır hiç ecelden,
ne doğuda ne de batıda
ey köşk saray sahibi kimse
vakit gelip de gittin mi kabre
bilmem nasıl sabredersin,
o toz toprak içerisinde