Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

105 syf.
9/10 puan verdi
Mısır Köpek İhtiyar
Hep aynı şey olur. Kitaplara dair fikirlerinizin, iyi ve kötü kitabı ayıran çizginin netleştiğini sanırsınız, artık şaşırmak pek mümkün değil gibi gelir ama sonrasında bir kitap okursunuz ve hâlâ şaşırabiliyor olmanın hazzını yaşarsınız. Günler Aylar Yıllar da çizgileri yeniden çizdirecek denli etkileyici bir kitap. Bunun sebebi, kitabın, o çizgiyi yeniden çizdirmeyecek bir şekilde iyi bir roman olmak yerine zor olanı seçmesinde yatıyor. Çıkış noktası oldukça olağan: Kuraklığın bir türlü geçmediği köyden bütün ahali göçerken, geride bir ihtiyar ve kör bir köpek kalır. Onların yaşam mücadelesini okuyacağızdır. Kitaba başlarkenki düşüncem, ihtiyarın yaşam mücadelesiyle beraber geçmişinin anlatılacağı bir metin okumaktı. Ama yazar ısrarla şimdide kalmayı seçmişti, o kurak, çorak köyde. Konuşacak iki insanın bile bulunmadığı bir düzlemde bir romandı okuduğum. Romanın çizgi bozan yönü, bu zorlu düzlemine karşı oldukça doyurucu bir okuma sunabilmesindeydi. Yukarıda bahsettiğim üzere roman terk edilmiş bir köyde geçiyor. İhtiyarımız, yanında bir adet kör köpekle yaşam mücadelesi veriyor. Ancak bu yaşam mücadelesinin odağında ne ihtiyar, ne de köpek var. Odak noktamız bir mısır bitkisi. İhtiyar, köyde yaşamın yeniden filizlenebilmesinin yolunun bitkilerin yeniden yetişip yeşermesinden geçtiğinin farkında. Bu yüzden ne yapıp ne edip elindeki mısır tohumunu büyütüp yeşertmek istiyor. Böylece bu mısır bitkisi romanımızın üçüncü karakteri olarak romana dahil oluyor. Macerasına bir tohum olarak başlayıp roman ilerledikçe büyüyen; ama büyürken de çeşit çeşit sorunla karşılaşan mısır bitkisi, bir bitki olmaktan çıkıp bir karakter hâlini alıyor. İhtiyar ile mısır arasındaki ilişki, bir dede ile torunu arasındaki ilişki gibi bile denebilir. Bunda yazarın gerçekçi ve ayrıntılı anlatımının etkisi büyük. Bu da en çok mısır bitkisinde tezahür ediyor. Yazarın bitki yetiştirmeye yönelik bilgi birikimi esere fazlasıyla derinlik katmış. Bitkinin ihtiyaçları ve sorunları romanın bütün gidişatını şekillendirdiği için, eserin bu bilgi birikiminin bir çıktısı olduğunu söylememiz mümkün. Bilgi birikimi dediysem o kadar da teknik düşünmeyin; bitkilerle azıcık hemhal olmuş insanların bildiğini düşündüğüm şeyler bunlar (maalesef ben bu sınıfa dahil değilim). Büyük çoğunluğu şehirli olmuş bizler için bilim kurgu desek yeridir. Günler Aylar Yıllar sadece bir mısır bitkisinin büyüme serüveni değil elbette. Ayrıca Çin geleneğinde görmeye artık şaşırmadığım, aczi öfke patlamaları olarak tezahür eden bir ihtiyar ve kör köpeğimiz de hikâyeye dahil. Köpek de mısır gibi karakter olmaya soyunuyor, hikâyesi iç burkan cinsten olunca bunu başarıyor da. Bu açıdan düşünüldüğünde, romanın en sönük karakterinin ihtiyar olması oldukça ironik. İhtiyar sönük bir karakter değil aslında; ama mısır ve köpek daha parlak diyelim. Öte yandan, ihtiyar daha zayıf bir karakter olarak görünse de, romandaki rolü çok büyük; zira onun yaşadığı bedensel sıkıntılar, bu zorlu mücadelenin okur tarafında iyice özümsenmesine vesile oluyor. Kimi zaman susuz, kimi zaman aç kalan ihtiyar, kimi zaman yürümekten bitkin düşüyor, kimi zaman da korkudan altına kaçırıyor. Mısır bitkisinin mücadelesi her zaman o kadar etkileyici olmayabiliyor; ama ihtiyarın içine düştüğü durumlarda empati kurmadan edemiyorsunuz. Roman oldukça akıcı bir anlatıma sahip. Tasvirler yorucu değil, anlatıda olabildiğince tasarruf edilmiş. Mısırın sürekli farklı bir sıkıntısının çıkması ve ihtiyarın çabalamaları sürükleyici bir metin oluşmasını da sağlamış. Kimsesiz köyde büyük bir durgunluk içinde devinen bir metin beklerken, bunun tam aksini görmek, daha doğrusu görebilmek, oldukça şaşırtıcı. İhtiyarın karşılaştığı sıkıntıların büyük çoğunluğunun doğadan kaynaklanıyor olması romanı bütünüyle bir hayatta kalma romanı hâline getirmiş ve yüksek bir gerilim katmış. İhtiyarın mısır bitkisini korumada başarılı mı başarısız mı olacağını kestiremiyorsunuz; çünkü hikâye her virajda iki ihtimali de mümkün gösteriyor. Sonu belli olmayan bir hikâye okuyor olmak metne cazibe katıyor. Günler Aylar Yıllar’ın sonuna yaklaşırken, roman hakkındaki düşüncelerimin bu denli aşırı olumlu olduğunu söyleyemem. Oradan oraya savrulan ihtiyarın mısırın sorunlarıyla uğraşıp durmasının bir noktada anlamsız bir döngüye girdiği hissine dahi kapılmıştım. Ama zaten çok uzun olmayan metinde yazarı bununla suçlamak çok doğru değil. Romanın sonuna geldiğinizde, her şeyin ne kadar makul bir ölçüde olduğunu anlıyorsunuz zaten. Yazar, o sonu hak etmemizi istediği için bizi bunca badireden geçirmiş, bunu anlıyorsunuz. Tam da bu noktada yazarın başarısının farkına varıyorsunuz: Sizi o ihtiyarla empati kurdurmanın ötesine geçirip, adeta o ihtiyar kılabiliyor çünkü. Bunu başardığı için de romanın sonu oldukça etkileyici hâle geliyor. İklim krizinin bir sürü sıkıntılara yol açtığı şu zamanlarda, böylesine küçük ölçekli bir hikâye, oldukça fazla şey anlatıyor. Yazarın böyle küçük bir hikâyeden o büyük meydanlara varmış olması, hikâyesini yerel tutup evrensele temas edebilmiş olması da, bir klasik okuduğumu ortaya koyuyor.
Günler Aylar Yıllar
Günler Aylar YıllarYan Lianke · Jaguar Kitap · 20204,383 okunma
··
200 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.