Yunanistan' daki Miken uygarlığını yıkan, Yakın Doğu'nun dört bir yanındaki kentleri, krallıkları ve uygarlıkları zayıflatan ve yok eden MÖ 1200 ile 1000 arasındaki yerel savaşlar, iktisadi bozulma ve halkın yer değiştirmeleri bu
yüzyılların yaygın şiddetine karşın ayakta kalmayı başarabilen halkların birçoğunda kınp geçiren bir yoksulluğa neden oldu. Arkeolojinin sağladığı yetersiz bilgiyi tamamlayan çok az sayıda yazılı ve belge niteliğinde kaynak bulunduğundan, bu sorunlu dönemin ve onu izleyen ıslahın
tarihini anlamakta karşımıza büyük güçlükler çıkıyor. Muhtemelen hem koşulların birçok insan için bu derece
yok edici olması hem de her şeyden çok, Yunan'dan kalma yazılı kayıtların bulunmamasının bizi, bu yıllarda ne olduğuna ilişkin bulanık görüşlerle sınırlaması nedeniyle MÖ 11. yüzyılın sonlarına doğru başlayan bu dönemi Karanlık Çağ diye adlandırmak alışkanlık haline geldi: Bu dönemden çıkarabildiğimiz kadarıyla zamanın insanlarının kaderleri genellikle anıldığı gibi karanlık gözüküyor.
Yakın Doğu, Karanlık Çağ'ı yaklaşık MÖ 900'de sona erdirerek eski gücüne Yunan'dan daha çabuk kavuştu. Bu dönemin Yunanistan'da sona erişi genellikle yaklaşık 150 yıl sonrası, MÖ 8. yüzyılın ortası olarak belirlenir. Buna karşın, büyük bir uçurumun Tunç Çağı kültürünü Karanlık Çağ kültüründen ayırdığıru düşünmemeliyiz. Her şeyden
önce, Karanlık Çağda Yunanistan ile Yakın Doğu arasındaki ilişkinin sürmesi, Miken Yunan'ın çöküşünden kurtulanların Doğulu yaratıcı halkların teknolojisi, düşünceleri ve özellikle dini gelenekleriyle bağlarını hiç koparmadıkları anlamına gelmekteydi. Yunan Karanlık Çağı'nın ayrıntılarını ortaya çıkarmak halen daha zor olsa da, Yunanlıların kendilerini daha sonra tanımlayacak olan değerlerin, geleneklerin, yeni toplumsal ve siyasal örgütlenme biçimlerinin temellerini
bu yüzyıllarda attıkları kesindir.