Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

260 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bulantı
Bugün incelemek için varoluş yarasını sert bir şekilde ve oldukça acımasızca deşen bir eserle karşı karşıyayız . Bulantı gerçekten isminin hakkını son derece veren bir kitap olmuş. Bunun nedenlerinden birisi kitabı okurken aslında kitapla birlikte sizin de aklınız bir bulantı nehriyle yıkanmış oluyor . Eserimiz özellikle betimlemeleriyle ve kendine özgü tavsirlerle benim gönlümü fethediyor . Genel olarak ana karakterimizin günlük şeklinde tuttuğu kompleks bir yapı aslında bu .Bu günlük öyle bir günlük ki okuduğunuz zaman aslında sizi içindeki tespitlerle sık sık düşündürüyor . Bu tarz kitapları sevmemin ana nedeni de bu aslında , düşünceler sayesinde felsefik anlamda bakış açınıza doğrudan etki etmiş oluyor bu da bana olağanüstü bir zevk veriyor . Eser genelinde olağanüstü ve heyecan uyandıran olaylar dizisi barındırmıyor , olaylar basit de olsa yazarın dili sayesinde etkileyicilik en üst seviyeye çıkarılıyor . Okurken adeta hayatınıza farklı ve olmadık noktalardan bakma imkanını varoluşsal açıdan elde ediyorsunuz . Akıcılık açısından değerlendirirsem , benim beklentimi pek karşıladığı söylenemez .Zaten hızlıca okunup geçilecek bir eser değil , sayfaları ağır ağır sindirerek ve düşünerek hazmetmek gerekebiliyor . Bunu yaparsanız eserden alacağınız zevk tavan yapabilir aksi halde bu açıdan da tatmin olmazsınız ve eserin ana amacına ters düşen bir durum oluşabilir. Eserde yeniden okuyunca farklı anlamlar belirebilecek kısımlar fazlaca var , bundan dolayı toplu şekilde okuyup yorumlanmaya çok müsait . Kitabın ilk kısımlarında basit olsa da olaya hakim olmak zorluyor , biraz belirsizlik yapabiliyor ancak biraz zaman verince netlik güzel bir şekilde kendini artışı bırakıyor .Bundan dolayı ilk okurken önyargınızı kırıp okumaya devam etmenizi tavsiye ediyorum . Eserin günlük şekilde olduğuna değinmiştim bu yapı sayesinde ana karakter içinden geçenleri daha samimi bir şekilde aktarma olanağı bulmuş yazar. Bu da esere sıcak , taze bir hava katmış . Genelde pozitif duygulardan ziyade içindeki negatif pis birikintiyi bu günlük sayesinde ana karakterimiz adeta kusmuş desem abartmış olmam . İçinde yer yer bazı kavramların çatışmasını da irdelenmiş .Bu irdeleme de yine aynı şekilde samimi dille bir diyolog halinde yapılmış . Normalde felsefik mesaj vermek isteyen eserler ara ara sıkıcı olabilirler ancak günlük yapısı sayesinde sıkıcılıktan iddialı bir şekilde korunmuş . Varoluş kelimesini çok şık kullandım bu anlatımda biraz açmak gerekirse cisimlerin genel özelliklerini sorgulanıyor , onlara yüklenen anlamlar teker teker etkili bir dille süzgeçten geçirilip okuyucuya teslim ediliyor . Eserde yalnızlık kavramına da bariz bir şekilde değinilmiş hatta eser genel anlamda bununla yoğrulmuş . Olaylara biraz da değinmek istiyorum. Karakterimiz genelde kütüphaneye sık uğrayan birisi , ayrıca tarih kitabı yazmak da istiyor. Ancak bu kendisine has varoluşsal bulantı yüzünden bunun da zorluklarını adeta iliklerine kadar hissediyor . Hatta sonlara doğru bazı edindiği yeni bakış açılarıyla eseri yazmaktan vazgeçiyor .Buraya kısa bir parantez atmam gerekiyor .Tarih kitabını yazmak için içinden düşünceler geçiyor ve bunlar da bize katıksız bir şekilde gereğinden fazla ayrıntılı şekilde anlatılıyor .Bu durum beni biraz sıktı . Tamam bu düşünceler içerisinde de belli çıkarımlar yapılabilir evet ama bunun dozu okuyucu sıkmayacak bir şekilde ayarlanabilirdi .Bu sayede daha akıcılık oranı yüksek ve gereksiz yerlerden arındırılmış ve amacında bir değişiklik olmamış bir eser ortaya çıkabilirdi . Aslında şöyle olsaydı daha güzel olurdu diyeceğim bir eleştirim daha var. Olaylar basit ve insana aşırı heyecan vermiyor , daha dingin geçiyor, buna değinmiştim. Bunun yerine günlük havasında anlatımla birlikte heyecan verici veya çok ilginç tarzda bir olay kurgusu yaratılıp , heyecan , betimsel ve samimi anlatım , varoluşsal mesaj veren felsefe kavramları ile birlikte muazzam şekilde harmoni sağlanabilirdi . Şimdilik eleştirileri sonlandırıp olaylara geri dönelim. Günlük anlatımı sırasında ana karakter insanlardan nesnelere kadar genel biz gözlem halinde bulunuyor .Bunları ara ara , samimi betimsel diliyle bizlere sunuyor .Tabi ki gözlemler bazen bir anlam bulutu içerisinde ancak bazen de anlamlandırılamayan gözlemler var . Hatta bu anlamlandırma kendi içerisinde tıpkı kör bir düğümün çözülmesi gibi parça parça çözülüyor .Bu da aslında okuyucunun da aklındakı bazı parçaların zamanla yerine oturmasını sağlıyor . Bu açıdan da farklı tarzda bir güzellik katmış diyebilirim . Olaylar sırasında pesimist bakış açısı çok bariz belli oluyor bunu da eklemeden geçmemek gerekiyor . Yazar adeta içindeki bu olumsuzlukları sayfalarla harika bir samimiyet ile paylaşmış . Olaylar arasına eski partneri de dahil oluyor , onunla yaşadığı tatsızlık da eseri kapkara bir havaya bürümeye devam ediyor . Ayrıca kütüphanede tanıştığı arkadaşı ile de ilginç sohbetler ediliyor .Bazı kavramlar tartışılıyor diye belirtmiştim işte bu tartışma da edindiği arkadaş ile sürüyor. Arkadaşının başına da yine kötü bir olay geliyor , aslında kitapta kötü olaylar resmen bitmek bilmiyor sürekli sürekli tıpkı boncuklu bir kolyedeki boncukların sıralanışı gibi ard arda sıralanıyor .İnsan okurken içinden biraz da olumlu olaylar olsa keşke diye geçirmiyor değil. Genel olarak kitabı tavsiye ediyorum , sadece betimlemeler bile aslında okumaya yeterli bir sebep ancak inanın bundan çok daha fazlasını bulacaksınız bu kitapta . Acele etmeden okumaya dikkat etmenizi de öneriyorum maksimum zevk alabilmek için . İncelemeyi burada sonlandırmak istiyorum . Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim .
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,8bin okunma
·
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.