Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ne Mutlu Türküm Diyene
Benim ülkemin koca koca binaları var. Her mahallesinde kocaman camiler var içinde din yok şayet olsaydı Allah’ın düzeni uygulansaydı insanlar arasında bu kadar kul hakkı olmazdı.Benim ülkemin her şehrinde kocaman üniversiteler var ama içinde eğitim yok şayet olsaydı o eğitim biraz olsun eğitir daha huzurlu bir toplum olurduk bilimde,sanatta geride olmazdık.Benim ülkemin kocaman adliye binaları var ama içinde adalet yok şayet olsaydı bu kadar katil dışarıda olmazdı. Benim ülkemin kocaman tiyatro binaları var ama içinde çoğu oyun yasak oysa sanat bağımsız olmalı benim ülkemin kocaman parkları Milet bahçeleri var ama içinde millet yok çünkü benim ülkem bir mülteci ülkesi bu vatan onların milleti vatanı olmadığı parklarımın bankları kırık ağaçları çizilmiş.Kısacası benim ülkemin dışı çok güzel görünür baktığında mavi gökyüzünü mavi deniz görürsün ama içine girdiğinde itelenmiş bir millet,aç ,hasta çoçuklar,mezarları bile olmayan kadınlar görürsün kısacası bu benim ülkem mi tanıyamıyorum bu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bıraktığı ülke mi çünkü Atam bize koca koca fabrikaları olan içinde üretim olan ülke koca koca sanat okulları içinde sanatçı olan ülke koca olmayan gayet minimal Adliye Sarayları bıraktı ama içinde adalet olan ülke bıraktı. Atam gençlik bıraktı üstüne de şu sözleri yazdı. “"Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum. Buna gerçekten sevinmekteyim. Fakat beraber yaşadığımız sürece benim hedefime yürümenizi hepinizden istemek, geçerli bir hakkım olarak tanınmalıdır." peki bizler Atatürk’ün tefsir ettiği gençlik miyiz? Peki düştüğümüz bu ahval ve uçurumdan bizi kim kurutacak işte burada özümüzü tanıma vakti çünkü o her şeyi düşünen Atam bu günleri de görmüş gibi bize bunun da reçetesini vermiş işte reçete; 'Ey Türk gençliği' Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Bu Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur' şimdi bütün Türk gençlerinin umutsuzluğa kapıldığında açıp okuması gereken çok sevgili Gençliğe Hitabemiz.Bize kim olduğumuz unutturmak isteniyor Atatürk’ün metinleri müfredattan kaldırıyor bu kuşakta son nesil olan ben Andımız ile büyümenin verdiği sorumluk bilincindeyim sizde şunu unutmayız biz Türk Genciyiz bizi yıldıramazlar çünkü “Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcut.' Ne Mutlu Türküm diyebilen herkes içini ferah tutsun. Fatma Özdemir
·
113 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.