Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

536 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Nakış nakış işlenmiş nadide bir güzellik benim için Nar Ağacı. "Çünkü sevdim ve ben kalbiyle yaşayanlar zümresindenim." sf.19 Epey sevdim sevgili okur. Yazmasam ayıp olacakmış hissiyle yazıyorum. Bu mecrada yazdığım ikinci incelemem olacak. Umarım okuduğuna değer. Başlıyorum. Nerede olursa olsun insanın bulunduğu yeri güzelleştirebileceğine inanırım fakat şu cümleye de katılıyorum sevgili okur. "Yalan değilmiş eskiden her şeyin daha güzel olduğu; bir nostalji sayıklaması değilmiş." sf.37 Belki bugün sanal özgürlükten ânın özgürlüğünü, güzelliğini kaçırabildiğimizdendir bu düşünceye katılmam. Yine de nostalji sayıklamasına kapılıp ânımızı mahvetmeyelim. Romana geçeyim. Romanı okurken kah geçmişe gidiyoruz kah bugüne geliyoruz, kah Trabzon'dayız kah Taht-ı Süleyman'dayız. Kah Balkan harbinde kah 1. Dünya Savaşı'ndayız. Kah Settarhan'layız kah Zehra'ylayız. Bu kahların sonu gelmez :). Kitabın içeriğinin zenginliğini siz düşünün. Romanımız Tarih, coğrafya ve edebiyatın harikulade harmanından oluşuyor. İsmi ise İsmail'in vakt ü zamanında elceğiziyle diktiği ağacın adından geliyor. Kitabın karakterlerinden bahsetmek isterim. Her biri çok kıymetliydi. En etkilendiğim karakterden başlayayım. İsmail... Zehra'nın İsmail'i, Balkan Harbi için Trabzon'dan 87. Alay' a gönüllü katılan, Gülcemal Vapuru ile uğurlanan 18ine yeni basmış bir delikanlıdır kendisi. "İsmail derin ve uysal bir ırmak gibi kendi içine akmış, orada göllenmiş, tortulanmıştı. Hep düşünceli, hep derin ve mahzundu. Kafiyeler çıkarırdı kelimelerinden ama şiirini henüz yazmamıştı." sf.49 Güzel yüreğinden kafiyeler dökülen İsmail'in heybesinden bir kafiye buyurun: "Günâh da âh' la kafiyelidir. O da siyâh'la, simsiyâh'la, vâh'la, eyvâh'la. Lâkin hepsi de Allah'la. Âh' tır kafiyelerin en güzeli." sf.65 "Kitap okur, şiirler söyler, mektuplar, defterler yazardı; kağıtlara kalemlere aşina, kelimelerle hoş hal idi." sf.391 Heybesindeki kırık kafiyelerle aklıma, kalbime kazınan mahzun İsmail. Cân İsmail. Sabire hanım ile devam edeyim. Namı diğer Büyükhanım... İsminin anlamı gibi sabırlı, görmüş geçirmiş, hoşgörülü, anası babası hayatta olmayan hep bir yanları eksik kalan İsmail ve Zehra'nın yufka yürekli nineciği. "Bilerek ve isteyerek kimseye bir kötülüğünün dokunmadığı muhakkaktı ama o bilmeyerek ve istemeyerek de olsa kimseye bir fenalığı dokunmuş mu, bunun hesabındaydı. Ezcümle, hayatın bariz kantarlarından çoktan geçmiş, kalbin hassas terazisine düşmüşlerdendi." sf.50 Hayatta olsa ellerinden öpmek isterdim bu zarif hanımefendinin. Hayatımızda olanların kıymetini bilelim. Settarhan... Kitabın ana karakteri, beyzade, halı taciri, seyyah, çayı bardakta lebaleb seven, güzel mi güzel Serbülend'in (at) sahibi, ağırbaşlı, vakur, kader rüzgarının Taht-ı Süleyman'dan Batum'a oradan Trabzon'a savurduğu yiğit genç bir adam. Zehra... Bir takım şeylere heveslenen, çabuk sıkılan, en son resim yapmaya gönül veren, ninesiyle Muhacirlik yoluna revan olan, yorgun düşen, güzel, asil genç bir hanımefendi. Zehra ve Settarhan'ın son durakları Trabzon. Delice aktıkları günleri geride bırakıp durgunlaştıkları günlerde buluşuyorlar. Sessizliklerinden, yorgunluklarından anlıyorlar birbirlerini. Bu kısımların fazla olmasını dilerdim. 93 Harbi gazisi Hacıbey, gözüpek Azam, Settarhan'ın Zerdüşti arkadaşı Piruz, Büyükhanımın tatlı komşusu Siranuş hanım, Bakü Müslümanlar Cemiyet-i Hayriyesi'nden Mehdi, Saffet, Hasan, Anuş, Masal... Her biri kıymetli karakterlerdi. Tarihi anlamda Balkan Harbi ve 1.Dünya Savaşı'ndan bahsediyor. Savaşın her türlüsü yıkımdır. Bu yıkımı, heyulayı betimlemeleriyle adeta yaşatıyor yazar. Kanı, sefaleti iliklerinize kadar hissettiriyor. "Ananın evladını unuttuğu mahşer herhalde böyle bir yerdi" sf.301 diyor mesela. İnsanlar olmadığı kadar çirkinleşiyor. Şükür ki böyle durumlarda olunsa bile merhametliler de var yeryüzünde. "Demek dünyada rahmete, merhamete dair emek vardı." sf.488. Allah bu savaşların tekrarlarını yaşatmasın. Vatanımızın kıymetini bilenlerden etsin bizleri. Gülcemal bölümünü gözyaşlarıyla okudum. :( Coğrafi anlamda kapsamlıydı. Trabzon, Gülbahar Türbesi, Harşit Çayı, Tebriz, Taht-ı Süleyman, Batum, Tiflis, Yezd, Şiraz... liste kabarık. Bu coğrafyalardaki yaşantı, giyim kuşam, konuşulan dil, çayhane, kahvehane, sosyal hayat, adap erkan çok güzel ifade edilmişti. Yazarımız sağ olsun gitmeden seyahate çıkardı bizi. Sözün özü bol betimlemeli, hoş kelimelerden nasiplenmiş, içeriği zengin bu kitabı edebiyat severlere tavsiye ediyorum. İyi okumalar dilerim. Not: Kitapla olan uzun serüvenim: Lisede başlayıp yarıda bıraktım. Üniversitede baştan okuyup çok beğendim. Son günlerde yorgundum ve dinlenmek için yeniden okudum. Bu defa farklı bir zevk aldım doğrusu :). Her kitabın okunmak için bir zamanı olduğunu düşünüyorum. Belki 30-40 larımda yeniden okurum. :))
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,2bin okunma
·
192 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.