“…biz kitapları bizden malûmatını esirgemiyen âlimlere benzetebiliriz. Onu açtık mı yalnız o bize söyler, biz de dinleriz. O söylediklerimize bigâne. Tenkidlerimizi bile duymaz. Duymadığından gücenmez.
Kitap yaşını başını almış bir çocuk gibidir. Ona ihtimam icabeder. O da kurtlanarak hasta olabilir. Rutubet onu da çürütebilir. Horlamak kendisini incitebilir.
Velhasıl kitap mündericatı itibariyle insana,müfid olduğu kadar mevcudiyeti de birçok ilhamlar vermiştir. Bu dedikodu - nedir bilmiyen, sahibine daima sadık kalan ve el üstünde tutulan kitaplar artık tozlu raflarda ihmale maruz kalmamalıdır. Zira eski dostları ihmal etmek mürüvvet ve vefakârlık -icaplarından değildir. Kitaplar okununca esasen muhteviyatı dolayısıyle dile gelirler.”