"Hey kederli aşk! Uyan!"
"Gına geldi bütün bu kelimelerden... bıktım bütün kelimelerden! Her birini bin defa duymuşumdur herhalde..."
"Ne yapsınlar onuru, vicdanı? Ne onur ne de vicdan, ayağına giydiğin çizmenin yerini tutmaz. Onurla vicdan, iktidarı ve gücü elinde bulunduranlara lazım..."
- Hey Bubnov, sende vicdan var mı?
- Ne? Vicdan mı?
- Evet vicdan.
- Ne yapayım vicdanı? Zengin değilim ki ...
Demin mutfakta bir kızcağız oturmuş, ağlayarak kitap okuyordu. Hem de iki gözü iki çeşme!
"Neyin var yavrum?" dedim. "Çok acıklı... " dedi!
"Acıklı olan ne?" diye sordum; "İşte bu kitap," dedi!
Kitaptaki insanlara acıyormuş. Millet nelerle uğraşıyor yahu! Anlaşılan o da sıkıntıdan...
"Burada efendi falan yok. Hepimiz çırılçıplak, tükenmiş insanlarız..."
"Söyleyin bana, hanginizden daha kötü yüm ben? Hem neden kötüymüşüm diğerlerinden?"
"Burada adın yok; adını kaybetmek ne utanç vericidir bilir misin? Köpeklerin bile adları varken..."
"Öyle... insanlar her yerde aynı. Önce bunu anlamıyorsun ... Sonra bakıyorsun ki hiç fark yok!"
- Ama benim doğmamın da bir nedeni olmalı... değil mi?
- Herhalde ... İnsan en iyisi için doğar!