Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

264 syf.
4/10 puan verdi
Öncelikle arkadaşımın yazarı ballandıra ballandıra anlatması, sonrasında kitap ve yazarı sosyal medyada bolca görmemle kitap için büyük umutlar besleyerek başlamıştım. O zaman az spoilerla, bir şekilde kitabı anlatayım. Kitabın ilk sayfasını açtığınızda geçmişten bir anı okuyormuş gibi hissediyorsunuz. Çünkü kitap 2011 yılında başlıyor. Ve yazı dilide pek aşikar olduğumuz bir dil değil açıkçası. Genelde “-yor” ekiyle yazılmış, betimlemeler kendimce yetersiz, tırnak işareti veya konuşma çizgisi kullanılmıyor, konuşmalar birbirine girmiş. Hangi cümle kimin anlaşılmıyor. Tüm kitap böyle değildir herhalde günümüze gelince düzelir, diyorsunuz ama yok. Çünkü günümüze gelmiyoruz. Kitap 2011 yılından başlıyor ve çok fazla zaman atlaya atlaya devam ediyor. Bu benim için o kadar sinir bozucuydu ki anlatamam. Ocaktasınız diyorsunuz ki aha yakınlaşıyorlar tamam oldu bu iş, sonra beş ay sonrasına gidiyorlar bir anda. Bir bakmışsınız herkes farklı insanlarla takılıyor, çıkıyor falan filan. Sevgililiklerini kitabın başından sonuna kadar asla kabullenmeyip ama bir şekilde sürekli birbirlerini hayatında olmaları da ayrı bir sinir bozucu. Kitabı okurken edebi bir şeye rastlayamıyorsunuz. Ne bileyim öyle aşırı iyi betimlemeler, daha önce hiçbir yerde duymadığınız cümleler, nasihatlar falan yok. Duyguyu asla geçirebildiğini düşünmüyorum yazarın. Zaten okurken içinde bulunduğunuz tek duygu sinir oluyor. Siz “Hay ben senin gibi karakterin, ulan zaten yatıp kalkıyorsunuz, aynı evde yaşayıp date’lere çıkıyorsunuz KABUL ETSENIZE SEVGİLİSİNİZ İŞTE” Diye bağırırken karakterimiz çıkıp diyor ki “Bence şu kızla/çocukla çıkmalısın.” O sırada işte kitabı fırlatasınız geliyor. Bu kadar olumsuz yönünden bahsettim ancak birkaç olumlu yönü de var tabi. Kız karakterimizin içinde bulunduğu bir kaç durumla empati kurabiliyorsunuz. Özellikle günümüzün sorunlarından biri olan “Hiç kimsenin seni seveceğine inanmamak.” Karakterimiz kendini kabullendirebilmek için insanların istedikleri şeyleri yapıyor. Kendi istemese bile. Bu da bazen empati kurdurabilir sizinle. Ama tabi bunları yaparken ona o kadar sinirleniyorsunuz ki (artık şaşırmamamız lazım) aslında bunu bu kadar ağır şekilde yapmasanız da sizin de kendinize bazen yaptığınızı anlıyorsunuz. Ha bir şey değiştirdi mi ben de, hayır. Sadece farkına vardım. Kendimi gördüm gibi bir şey. Tek olumlu tarafı buydu benim için. Diyelim ki okudunuz okudunuz, bir baktınız iki sayfa falan kalmış. Ama olay hala aynı seyirinde devam ediyor. Diyorsunuz allah allah demek ki çok büyük bir şeye bağlayacak. Yok, arkadaşlar bağlamıyor. Kitap sanki beş-on sayfası kopmuş gibi bir anda bitiyor. E o zaman artık kitabı yırtıp camdan atasınız geliyor. “Bari çıkıp rüya gördüm desin, valla inanıp sinirlenmeyeceğim.” Desenizde… maalesef. Ben bunu şimdi neden okudum, diye sorguluyorsunuz sonra bir de öğreniyorsunuz ki yazar kitabın sonunu size bırakmış. İki- üç günde rahat biter, çerezlik diyebileceğimiz bir kitap ama size kısa süreli asabilik verebilir. Okumazsanız bir şey kaybetmeyeceğinizi düşündüğüm, New York Times çok satan olmayı, sırf sosyal medyada abartıldığı için hak ettiğine inandığım bir kitap. Gerçi, ben de o yüzden almıştım bu yüzden kimseyi suçlayamam. Ancak herkesin öve öve bitirememesini pek anlayamadım. Yine de beğenenler olabilir tabi, çokta bir şey diyemem.
Normal İnsanlar
Normal İnsanlarSally Rooney · Can Yayınları · 20196,1bin okunma
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.