‘..kendi kendime kalabilirim, çünkü ben hiçbir zaman yalnız değilim, sadece tek başımayım, düşüncelerin kalabalıklaştırdığı bir yalnızlığın içinde yaşarım; bir bakıma ilksizliğin ve sonsuzluğun benim gibilere bir zaafı var galiba.’
.
35 yıldır kitapları ve kağıt atıkları presliyor Hanta. Yok edilmek- dönüştürülmek için önüne gelen bazı kitapları ise alıyor-okuyor-saklıyor. Çok şey biliyor Hanta ama bildiklerini de saklıyor, en çok da kendine, gürültülü yalnızlığına.
.
Bohumil Hrabal da beş yıl boyunca kağıt atık işinde çalışmış, o sırada neler hissetti bilemiyorum ama yazdığı bu eserinin çok güçlü bir metin olduğunu biliyorum. Özellikle bugünler için, yasakların-bireyselliğin giderek arttığı günümüz için.
.
Kitabı bitirince hangi cümlelerin altını çizdiğime bakmak isteyince yazdığım notu da gördüm: Peki ben tiksindiğim-görmemek için gözlerimi kapattığım gerçekleri hangi kitaplara sarardım? Sarıp da koynuma alır ya da sadece karşıma koyup keyifle izlerdim?
.
Elif Gökteke çevirisi, Duygu Şentuna kapak tasarımıyla ~