Türk devletinin varlığı ve Selahaddin Eyyubi
faktörü gibi iki yüz yıldır oraya damgasını vuran hususlar da Kahire'nin bu durumun güçlendirip korumuştur. Çünkü Türk devletindeki emirler, hükümdarın hışmına uğrayıp servetlerine el konulacağından ve geride kalan çocuklarına bir şey kalmayacağından korktukları için, çok sayıda medrese, zaviye ve yoksulların barınacağı imarethaneler yaptırmışlardır. Bu eğitim ve hayır kurumlarının masraflarının karşılanması için de, gelir getiren arazileri -gelirlerin bir kısmının kendi çocuklarına verilmesini şart koşarak- oralara vakfetmişlerdir. Ancak (kendi çocuklarının geleceklerini garantiye almak isteği yanında)
onları bu gibi şeylere sevk eden etken daha çok sevap ve ecir alacakları hayırlı işler yapmak istemeleriydi.