Gönderi

88 syf.
·
Not rated
Kitabın içinde 4 hikaye var. "Mürebbiye" hikayesinde Kohlberg'in ahlaki gelişim kuramı geldi aklıma, hani bir evreye kadar anne-baba ne derse doğrudur ve sorgulanamaz bile fakat bir zaman sonra vicdanın ince sesi yüreklerde işitilmeye başlanır ve aynı hızda da eleştiri okları hazırlanır. Şöyle bir düşünüyorum da tatlı, uzaktan izlemesi zevkli bir serüvendir ama yaşarken, yani çocuk kalbi için bu oklar çok yeni, gözleri dolduru dolduruveren tehlikeli bir silah gibi gelir, önce kendi kalplerine doğrulttukları. "Yaz Novellası" ise başka bir ilki anlatıyor. Aşkı... Tutkuyu ya da belki. Kalbini yeni yeni açan bir genç kız. Ve onun boş ve anlamdan uzak bakışlarını görünce içlerini dilediği anlamlarla doldurmak için sabırsızlanan bir adam, hikaye anlatıcımız. Boş bir tuval görünce resim yapmadan duramayan bir ressam ya da birkaç laboratuvar malzemesini yan yana görünce karıştırmadan edemeyen bir biliminsanı gibi tıpkı... Heybesinde belki bir ömür "hüzünlü bir hikaye" olarak ama gururla taşıyacağı ilk aşk acısının sadece basit bir hikaye anlatma güdüsünden kaynaklanıp yalan olduğunu bilse, sonunda daha mı mutsuz olurdu kız? Hüzünlü gözler güzeldir. Ama hikaye icat eden iyi becermeli bu işi, ortaya çıkmadan sıvışmalı. Yoksa eskisinden de boş bakar o gözler. "Geç Ödenen Borç" içlerinde konusu en farklı olanıydı bence. Hepimiz çocukluğumuzda bir şeylerin tutkunu olmuşuzdur, bir müzik grubu, bir oyuncu, popüler herhangi bir şey işte. Olmamışsak da arkadaşlarımızın galeyanına gelip öyleymişiz gibi davranmışızdır, bu aramızdaki bağı güçlendirmiştir. İşte hem bunu konu alıyor hem de bazı insani zaaflara dikkat çekiyor. İnsanlardaki sürü bilincine... Empati yapmak için, "vah yazık demek" için hep bir başkasını, daha cesur olanını bekleriz ya... Ve insanları sevmek için. Ve saymak için. Falan. İşte onu. Son olarak "Kadın ve Yeryüzü" hikayesi vardı. Burada kadını doğayla eşleştirilmiş ve kadını yeryüzü, erkeği gökyüzü ile, bilinegeldik bir imge ve konu da beni sarmadı ama betimlemeler çok güzeldi. Bol gürültülü, şimşekli bir yağmur gecesi çekti canım. Bol çikolatalı, nefis bir pasta derken bir de ağzım böyle sulanıyor. Hikaye okumayı pek sevmiyorum ama sevenlerin Zweig okumayı sevmesi kadar anlaşılır bir şey yok. Hayır yazarı sevmek bir aralar ne kadar popüler olduysa bu aralar da sevmemek popüler oldu, anlamıyorum.
Mürebbiye
MürebbiyeStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202126.7k okunma
·
68 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.