Kesinlikle objektif bakış açısıyla okunursa toplumun bu şaşkın ve yoldan çıkmış halini anlayabilirsiniz. • Bu Kara Kitap, yakın tarihimizin kara ve kızıl sahifelerinin hikâyesidir. • Bu Kara Kitap, milletin öz varlığına, måneviyat ve mukaddesâtina karşı bozguncu zihniyetin işlediği cinayetleri, rezâletleri anlatır. • Bu Kara Kitap, yürekleri yakan, vicdanları tutuşturan fâciaların hikâyesidir. • Bu Kara Kitap, dini neşriyata karşı katliam emri veren, Kur'an diliyle ezan okuyanları zindanlara dolduran, Müslüman çocuklara namaz süreleri okutanları suçüstü mahkemelerine sürükleyenlerin rezaletlerini ortaya koyar. • Bu Kara Kitap, çok mühim hadiselerden bahseder. Tarihimizin kara sahifelerini tetkik ve tahlil eder. • Bu Kara Kitap, bir asırdan fazla zamandan beri millete, dine reva görülen hakaret ve tecavüzün, hak ve kanuna, anayasaya, kanunlara aykırı olduğunu söyler. • Bu Kara Kitap, bir asırdan fazla zamandan beri milletle liderlerin arasında devam eden anlaşmazlığın, ayrılığın esaslarını ortaya koyar. • Bu Kara Kitap, din hürriyetini zincire vurma yolundaki zihniyetin, devirden devire, partiden partiye intikal ettikçe nasıl şiddetlenmiş olduğunu gösterir. • Bu Kara Kitap, devirlerin geçtiğinden fakat bu bâtil zihniyetin hiç değişmediğinden bahseder. **** Müthiş bir facia karşısında millet kan ağlarken Halkçılar baloda viskiler, şampanyalarla zevk u sefa içinde yüzdüler... Sene 1948. Cumhuriyetin 25. yıldönümünü kutlama için Halkçılar, Ankara civarındaki kasabalardan, köylerden topladığı binlerce halkı Ankara'ya nakli için kiraladığı tren yolda müthiş bir kazaya uğramış, istiâb hâddinden (taşıyabileceği yükten) birkaç misli fazla insan doldurulan vagonlardan birinin dingili kırılarak yoldan çıkmış, müteaddit (birçok) vagon yardan (uçurumdan) aşağı uçmuş, 100'den fazla insan ölmüş ve yaralanmıştı. Bu hâdise bütün memlekette derin bir elem ve matem husûle getirmişti. Bu facia karşısında herkesten, her partiden ziyade Halkçılar mâtem tutmak, kazaya uğrayanların cenazelerine hürmeten baloyu tehir etmek, hiç olmazsa dansları ve cazları kaldırmak, o geceki toplantıyı sâdece bir resm-i kabul mâhiyetinde (şeklinde) yapmak icabederken, Halkçılar buna lüzum görmemiş, balo bütün ihtişamıyla yapılmış, cazlar çalınmış, danslar edilmiş, şampanyalar, viskiler, türlü türlü içkiler su gibi içilmiş, Parti erkânı, Halkçı kodamanları sabahlara kadar zevk-u safa içinde neşelenmişler, eğlenmişlerdi. Kazaya uğrayan köylüler hatıra bile gelmemişti. ***** Kur'an'a karşı Halkçıların korkunç suikastları... Halk Partisi'nin 02.12.1947'de Ankara'da yapılan 7. Kongresi'nde programin laikliğe dair 15. Maddesinin müzakeresi sırasında Sinan Tekelioğlu, Hıristiyanların dinlerinin inkişafına çalışmakta serbest oldukları hâlde Müslümanlara karşı yapılan baskıdan bahsettikten sonra, CHP idarecilerinin memleketi ne hâle soktuklarını anlatırken şöyle demişti: -Bugün memlekette kumar, içki alıp yürümüştür. Ahlâk tefessüh etmiş (kokuşmuş, bozulmuş) bir hâldedir. -Sebebi, dinsizliktir. Doktor Emin Karpuzoğlu da, memleketi sefalet ve serseriliğe götüren CHP idarecilerinin bozgunculuklarına karşı tuğyan ederek (isyan ederek, öfkelenerek) şöyle demişti: **** -Artık yeter, dinimize, vatanımıza, vicdanımıza taaddî (zulüm, adaletsizlik) ve tecavüz edilmesin! 1000 seneden beri, kıt'alarda at oynatan bu milletin vicdanından Allah'ı çıkarmaya uğraşmayalım... ***** CHP idarecilerinin Komünizme kayan baskısının kalkmasını isteyen imanlı, vicdanlı bazı şahısların böyle tenkidlerine karşı Halkçıların, laikliğin mânâsını tahrif eden (bozan, değiştiren), din üzerindeki baskıları itibariyle Komünizme kayan idarecileri telâşa düştüler. Bâtıl davalarını müdafaa için Cemil Barlas, Behçet Kemal Çağlar gibi müfritleri (aşırıları) ileri sürdüler. Bunlar kılıç-kalkan kuşanarak işi şahsiyata (dedikoduya) ve tezvirâta (yalana, iftiraya) dökerek, hakikati boğmak istediler. " (48 CHP'nin 7. Kongresi, 17 Kasım 1947 yapılıp, 19 gün sürdü.)

Kara KitapEşref Edip · Beyan Yayıncılık · 2000169 okunma

·

137 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sait Ateş