“Dünya, yanıtını bulmak için yanıp tutuştuğum bir gizemdi benim için. Merak, doğanın gizli yasalarını öğrenmek için ciddi araştırmalar yapmak ve onlar önüme serildikçe duyduğum, beni kendimden geçiren memnuniyet hatırlayabildiğim en eski duygular.”
°
Herkese selamlar kitapsever dostlarım . Muhteşem bir kitabın yorumuyla geldim.
°
Mary Shelley - Frankenstein ya da Modern Prometheus
°
Mary Shelley hayranlığımız 
Yıldız ile birlikte başladı. Güzel kitaplarını okuduk, filmlerini, dizilerini izledik ve Mary'e hayran olduk. Bu güzel kitabı da Yıldız ile birlikte okudum. Muhteşem bir sohbetimiz oldu. Bu güzel okumalarımız daim olsun efenimm daha nice güzel kitaplar okuyalım .
Kitabın yazarı Mary Shelley’nin, Frankenstein’ı 18-19 yaşlarında yazmaya başlamış olduğu ve 20 yaşındayken, 1818 yılında, kitabın yayımlanmış olması bizi kendisine hayran bıraktı. Gerçekten de oturup düşünüldüğünde inanılmaz bir başarı olduğu hemen fark ediliyor. Zira birçok filme konu olan, içerisinde yer alan korku dolu bölümlerle mistik hava birlikte düşünüldüğünde 18-19 yaşlarındaki bir insanın böyle bir öykü kaleme alması kesinlikle takdire şayan.
Kitap yayınladı ama ilk basımlarında Mary Shelley ismi malesef geçmedi. O yıllarda kadın yazarların olamayacağını, böyle eserleri yazamayacakları düşünüldüğü değişik dönemler. Eşi Percy Shelley kitaba bir ön söz ekleyerek kendi kitabıymış gibi yayınlamak zorunda kalıyor. Daha sonraları kitabşn gerek çok tutulması, gerek yazarı belli toplantılara çağırıp kitap hakkında sohbetler yapılmasıyla Percy kitabı kendisinin değil eşi Mary Shelley'nin yazdığını söylüyor. Bu toplantı da Mary'nin babası da vardı.
Aslına bakarsak her kitap yazarın hayatından bir parça verir bize. Bu kitapta Mary'nin o zor geniş yollarından esintiler veriyor. Doğduğu anda annesini kaydeden Mary, babasının tekrardan evlenmesi üvey annesiyle geçinememeleri bunun en büyük örneği. Babasının kitapçısında hem çalışan hemde okuduğu korku hikayeleriyle bir şeyler karalamaya çalışan Mary daha sonraları bu efsane kitabı yazarak aile geleneğini hem devam ettiriyor (anne ve babası muhteşem yazarlardır) hemde dönemin kadınlarının da böyle güzel eserler yazabileceğini kanıtlıyor. Ayrıca her zaman yaratığın Frankenstein olduğunu sanmıştık. Aslında yaratığın bir ismi yok. Frankenstein, kitaptaki kahramanımızın soyadı.
Bu konu üzerine günlerce yazıp konuşabilirim. Beni çok etkileyen bir kitap kısaca konusuna da değinelim arkadaşlar. Victor Frankenstein isimli bir adam annesinin ölümünden sonra büyük bir üzüntü duyar ve yaşam ile ölüm konularında bilimsel araştırmalar yapmaya başlar. Bu araştırma uğruna evini ve ailesini bırakarak Almanya'ya yerleşir ve doğa bilimleri dersleri alır. Bilim insanlarının önemsemediği bir takım kitaplarda yaşam ve ölüm konularında ilginç bilgiler edinir ve çeşitli mezarlardan topladığı ceset parçalarını bir araya getirerek 2,5 metrelik dev bir yaratık yaratır. Ancak Victor, yaratığının çok çirkin olduğunu düşünür ve onu bırakarak evden kaçar. Belkide en büyük hatası bu olmuştur. Bir bakıma Mary burada Tanrıya yakarışta bulunuyor olabilir. Annesi göremeden gitmesine de atifta bulabilir. Victor Frankenstein'in yarattığı 2,5 metrelik dev yaratık, oldukça hassas bir kalbe sahiptir. Bir bebek kadar masumdur; ancak dış görünüşü sebebiyle insanlar tarafından sürekli dışlanır ve hor görülür. Tek istediği yaratıcısının sevgisi ve onayıdır. Bir de kendisine yaratılacak olan "münasip" bir eştir. Victor yaratığa istediklerini verebilecek mi? Onu neden yüzüstü bırakıp gitti?
Bu konu üzerine Yıldız ile çok konuştuk ama her açıdan bir tarafın haklı olduğu kanısı ortaya çıktı. Bırakıp gitmesi büyük bir olay evet gitmeseydi ne olurdu gibi birçok tartışma konusu var.
Frankenstein Ya Da Modern PrometheusMary Shelley · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202014bin okunma
·
219 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.