Gönderi

520 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Isparta denilince nasıl gül akla gelirse benim aklıma da gerilim-polisiye dendiği an Grange geliyor. Grange macerasına Kızıl Nehirler ile başladım ve şu an 8. Kitabını bitirmiş oldum. Her kitabında öylesine hayran kalıyorum ki nasıl anlatayım bilemiyorum. Adam gerçekten çok iyi bir araştırmacı ve bilgin birisi. Niye derseniz o kadar çok konu hakkında detaylıca bir bilgisi var ki muazzam. Öylesine bir kurguyla; olayları birleştiriyor ki siz farkına kitap bittiğinde varıyorsunuz. Her kitabında sizi öyle bir gezdiriyor ki dünyayı size tanıtıyor. Bunları yaparken size çok ama çok farklı konularda bilgilendirme de yapıyor. Bu kitabında da yine İtalya, Fransa, İsviçre arasında TGV’ye bindik hop uçakla uçtuk, BMW ile gezdik… Bu seferki eserinde Satanizmi konu almış Grange ve içten içten zıtlıkları anlatarak Vatikan’ı resmen ezmiş büzmüş. Din konusunda sizi öylesine çelişkilerde bırakıyor ki; gerçekten düşünmeye başlıyorsunuz. E yani daha ne olsun düşündürüyor adam polisiyede :) Yine bir cinayet ile başlıyor roman ve şeytana tapan bir katil aramakla başlanıyor. Din, Hristiyanlık ve Hristiyanlık mezhepleri ile çok sağlam bilgileri var. Adam hiç girilmeyen Vatikan odasını hayal edip burada bizi gezdiriyor. İyilik ve kötülük arasındaki zıtlığı işlemiş yazar. Negatiflik, kötülük, intihar sayesinde şeytanla görüşmeye ve farklı bir inanç yaratılmasıyla devam ediyor. Kötülüğün kol gezdiği, soykırım yapılan Yugoslavya’yı Sudan’ı unutmamış ve bunları aktarmış. Yanlış gördüğü yerlerin altını çiziyor. İlk bölümünde bir tanıtım var sonraki bölümler ise karakterlerden yola çıkarak ayırmış kitabını Grange. Gerçekten kitapta gerilmemek elde değil. Ben bile bazı bölümlerde ürpermedim desem yalan olur. Ölümden sonra o ışığın kırmızı ise şeytan negatiflik beyaz ise iyilik pozitiflik olarak bir anlatmış ki hani ölümden sonra da yaşayacağına, böyle bir inanış olduğuna kanaat getirtiyor. Merak uyandırıcı öylesine güzel konular var ki aralara nasıl diyeyim harika bir serpiştirme var. Kurgu güzel, konu güzel, olaylar akıcı, devamlı bir heyecan var ve bilgileniyorsun. Betimlemeleri de ayrıca sağlam sizi baya gezdiriyor. İki uçlar teoremi çok güzel ve dikkat çekici. Tıp bilimi ve reanimasyon konusu hakkında resmen bir tarihe geçecek kitap. Asıl hoşuma giden şeylerden biri kişinin ölüp daha sonra hastanede yada belli süreden sonra tekrar hayata dönmesini Vatikan ile Doktorların farklı açılardan görmeleri gerçekten din ile tıp dünyasının bakış açılarını bize gösteriyor. Kitabın uyuşturucu ve sigaraya karşı tutumu mükemmeldi minnetle okudum. Grange’ın kitaplarında genellikle de nedense bir erotizm oluyor. Minik hatta çok minik bir bölüm ama onu anlatmadan geçmiyor. Kesinlikle bir ilişkiye girilecek ve aşk olacak. Sonunda tabi ki aşka bağlanıyor olay ama ortada bir vahşet var. Eleştirdiğim yerler de olmadı değil. Bazı yerleri ben çözmüşken o kadar zeki polisin çok geç anlaması ve Kurtlar Vadisi’nde Polat Alemdar gibi bir çok öldürücü tehlikeden bir çizik dahi almaması da biraz saçma olmuş :) Son olarak bir mağara ile ilişkilendirmesi ve genellikle bir anda biten polisiyelerin nasıl bitirileceğini kanıtlaması da harika. Tek tek, sırayla mükemmel bir final oldu. Tarih, vahşet, bilgi ne ararsanız var. Benim polisiyede, gerilim de tek geçeceğim isim açık arayla her zaman Grange olacaktır. Herkese bu kitabı şiddetle tavsiye ederim. Hele birde saat 02.00/ 05.00 arasında okunursa adrenalinin kanınızda aktığını hissedeceksiniz.
Şeytan Yemini
Şeytan YeminiJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20196.3k okunma
··
191 views
Ayşe* okurunun profil resmi
Lise yıllarımda kurtlar imparatorluğunu okumuştum :) o dönemde tadı damağımda kalmıştı ama aradan kaç yıl geçti gerilim-polisiye okumayalı hâlâ aynı zevki alır mıyım emim degilim ama incelemeyi okuyunca iştahım kabardı:}
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.