Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Les Misérables
Hugo'nun 1845'te yazmaya başladığı, 17 senesini aldıktan sonra 1862'de yayımladığı eser. Victor Hugo, yazdıklarıyla Fransa'ya yön vermiş, bunun bir bedeli olarak ömrünü sürgünlerde Fransa hasretiyle geçirmiş ve bu yüzden de vicdanlı gönülleri fethetmiştir. Victor Hugo, 1802'de dünyaya geldiğinde, 1789'un üstünden sadece 13 yıl geçmişti, Napoléon baştaydı, krallık devrilmişti, Aydınlanma Çağı başlamıştı. Victor Hugo ömrünün içerisinde, Napoléon'un devrilişini görecek, ardından Restorasyon(1814-1830), Temmuz Devrimi(1830), Paris Ayaklanması(1832), 1848 Devrimleri, Louis Philippe'nin düşüşü, III. Napoleon'un gelişi, darbe imparatorluğu(1852-1870) ve sonunda Fransa Cumhuriyeti'nin hala devam eden kuruluşuna şahit olacaktı. Fransız Devrimine ve bu Aydınlanma sürecine bu kadar yakından şahit olup, bunları sıcağı sıcağına anlatacak yürekli biri: Victor Hugo. Kitabına başladığında sürgünde değildi ancak III. Napoleon'un darbesini eleştirdiği için, bu özgürlükçü insan ülkesinden sınır dışı edildi. 1870'de Napoleon'un düşeceği zamana kadar da dönemedi. Şöyle özetleyebilirim; Aydınlanma Çağı insanlığa yön verdi, bunu mümkün kılan ise Fransız devrimleri ve onun dünyadaki etkisiydi, Fransız Devrimi tüm dünyada özgürlük hareketlerini tetikleyen büyük bir realite idi, ancak bunları yakından izleyecek bir büyük isim, her şeyi çıplaklığı ile anlatmalı ve dünyaya tüm sıcaklığı ile servis etmeliydi. İşte Victor Hugo'nun yaptığı da budur. Sefiller yazılmadan önce de zaten şöhret sahibi ve varlıklı biriydi. Gerçekten hiç bu alana girmeyebilir, 17 senesini bir esere adamaz ve sürgüne gitmek zorunda kalmazdı. Bir aristokrat edasıyla keyif çatabilir, tehlikesiz alanlarda vakit geçirebilirdi. Ama yapmadı. İşte tam da bu yüzden, Victor Hugo, yeri doldurulamaz olandır. Romana gelirsek. Sefiller, şu an yeryüzünde kime sorarsak soralım, kesin olarak biliyor olacağı, dev bir klasik. Bu bilinirlik, içinde bir tehlike barındırıyor: Eserin içeriğinin bilindiği sanılarak esere olan ilgi kaybı. Müthiş yanılgı. Ben bu eseri okuyana kadar bu kadar kapsamlı ve muhteşem bir şey okuyacağımın asla farkında değildim. Fransız Devrimi'nden, Bourbon Hanedanı'ndan, XVI. Louis'den, Napoleon'dan, devrimlerden, isyanlardan, her türlü kişi, kurum ve olaylardan bahis açar ve uzun uzun analizler yapar. O günün Fransa'sını ilgilendiren, burada ve şimdi denilebilecek her mevzuya girer, eleştirir, topa tutar, över, analiz eder… Gerçekten romanın akışını durdurur ve şöyle söyler, "yazarın burada söyleyeceği bir şeyler var". Ve sonrasında sayfalarca analiz yapar. Muhteşemdir. "Manastır, Soyut Düşünce" bölümünde, tüm hikayenin akışını, din ve metafizik eğilimleri ele almak üzere durdurur. Bu bölümde muhteşem din eleştirileri yapar, günün ruhunu anlatır, Tanrı ve sonsuzluk kavramlarını açıklar. Gerekli yerde söze girer ve fikirlerini dile getirir. Bunu kral için de imparator için de yapar. Roman okurken bu muhteşem yazarın fikirlerini de okumuş oluruz: İşte bu çok heyecan verici. Böylelikle şunu söyleyebiliriz, eser iki ayrı kanattan ilerliyor: Hikaye ve Victor Hugo'nun düşünceleri. Diğer bir yandan, hikayenin kurgusu da beni hep içinde tuttu. Bu cereyan eden devrimler ve büyük olayların içinde, olaylara maruz kalan Fransa halkının yaşamı. Jan Valjean'ın, bir sefilin, sefillikten azizliğe sıçramasının hikayesi. Kralcı bir dedenin torunu, Cumhuriyetçi bir babanın oğlu olan Marius'un, varoluşsal krizleri ve anlam arayışı. Bunların arasında Cosette'e aşık oluşu. Bir piskopoz ve bir asker arasında, bir dede ile bir torun arasında, ve daha bir çok kişi arasında yaşanan, hararetli devrimcilik ve kralcılık tartışmaları. A B C dostları ve devrim sevdalıları. Yavrusunu, Cosette'ini kaybetmek zorunda kalan bir annenin, Fantine'in hüzün dolu hikayesi. Jan Valjean'ın azılı düşmanı, devletçi polis memuru Javert'in sert hikayesi ve dönüşümü. Burası, Victor Hugo'nun Sefiller'i, 1700 sayfalık bir serüven; bir çok hikaye, bir çok acı, bir çok mutluluk içinde barınıyor. "Bir İdam Mahkumunun Son Günü" romanından sonra, Hugo'nun okuduğum ikinci kitabı. O kitapta da en çok etkilendiğim kısım, giriş bölümünde yapmış olduğu, o günlerin dehşetli halinin tasviriydi. Gerçekten de, Victor Hugo'nun yaşanmış olanı tasvir etmede müthiş bir yeteneği var. Uzun bir yolculuktu, ama gerekliydi. Ne erdemli şeylere tutunmuş bir isim. Onun bahçesine işeyemezsiniz, Victor Hugo olsanız bile, çünkü o Sefiller'in yazarıdır. Keyifli okumalar
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202187,2bin okunma
·
152 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.