Herkese hayırlı akşamlar. Bugün sizlere müthiş bir kitabın yorumu ile geldim. Polisiye gerilim seven okurlara şiddetle tavsiye edeceğim mükemmel bir eser. Kıymetli yazarımıza 
Türker Can başarılar diliyorum canı gönülden. Yüreğinize sağlık. Tebrikler hocam kaleminiz daim olsun inşallah.
Olay örüntüsü bir harika.Şimdi üç tane arkadaş düşünün!! Ama öyle böyle değil.Can dostu, kardeş gibi üç arkadaş. Yıllarca yüzyüze bakmışlar, sevinçlerini, kaderlerini paylaşmışlar. Fakat günün birinde o arkadaşlardan iki tanesi bir araya gelipdiğer arkadaşına tezgah kurmuşlar. Hem de aralarında ölene dek saklayacaklarına yemin ettikleri bir sırrını kullanarak.
Çok ünlü bir gazeteci olan Turgay ofisinde ki mesai bitiminin ardından evine giderken yolda yaptığı kaza ile başlıyor herşey. Sonrasında ise korkunç bir çığlık.
Aklı başına geldiğinde küçük bir karakolda nezarette olduğunu görür. Gece nöbete kalan Mustafa onun hikayesini dinlerken geriye kalan üç arkadaş Cengiz, Suat ve Servet derin bir sohbetin içindedirler. Daha önce hiç kimsenin bilmediği günahlarını birbirlerine itiraf ederler. Hayatlarının kesiştiği karakolda herkes günahlarını birbir ortaya çıkarır vee o uzun gecenin sonunda herşey belirginleşir.
Eser öyle bir kurgulanmış ki ilk sayfasından son sayfasına kadar soluksuz okuyacağınız bir roman sizleri bekliyor.
Vicdan kalp penceresinden bakar. akıl gözünü kapasa da vicdanın gözü daima açıktır. Vicdanlarınız sizi itham etmezse, başkalarının ithamının hiçbir değeri yoktur. Her şerefli insan vicdanını yitirmektense, şerefini yitirmeyi yeğler. Hiçbir suçlu, kendi öz mahkemesinde beraat edemez. Özet olarak vicdan, insanoğlunun içindeki, kalbinde, beyninde ve ruhunda taşıdığı en büyük hakim, yargıç ve bekçidir...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.