Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

540 syf.
2/10 puan verdi
Sarah J. Maas
Sarah J. Maas
, New York Times en çok satan roman yazarı olmasının yanı sıra ülkemizde belli bir kesimin kitaplarını övüp bitiremediği, belli bir kesim tarafından ise büyük bir fan kitlesini olan bir yazardır.
Dikenler ve Güller Sarayı
Dikenler ve Güller Sarayı
yazar ile tanışmama sebep olan romanıdır, uzun süredir merakla okumak istediğim serinin ilk kitabı olmasına rağmen neden bu kadar övülüp şişirilmiş olduğuna anlam veremiyorum. Baştan uyarı da bulunacağım, beğenip sevenlere asla herhangi bir lafım yok. Zevkler ve renkler tartışılmaz, bu tercih meselesine girmek istemiyorum. Çoğu kesim tarafından övülüp şişirilmiş bir roman serisi herkese hitap edecek diye bir kaide yok, bana hitap eden bir kısmı yoktu. Şişirilmiş ya da “Çok beğendim, çok güzeldi.” tarzından bir inceleme olmayacak, o sebeple incelemeyi okumayı düşünüyorsanız bunu göz önünde bulundurun. Beğenmek zorunda değilim ama bunun yanı sıra tamamen gömme usulü üzerine yazılmış inceleme tabii ki olmayacak ve kesinlikle saygı çerçevesi içinde incelemeyi yazacağım. Feyre ailesini doyurmak için ava çıktığı bir kış günü bir kurdu öldürür. Öldürdüğü kurdun intikamını almak için kapılarına bir canavar çalar. Ama Feyre’yi almaya gelen canavar sıradan bir canavar değildi. O bir periydi. Öncelikle kitabı okumaya başladığımda beri aklıma sürekli Güzel ve Çirkin masalı gelip durdu, aralarında benzer noktaların beni içine çekeceğini düşünsem de pek yararı olmadı çünkü oluşturulan evren hakkında en ufak bir fikir sahibi değiliz. At arabaları var ama kurgunun tam olarak hangi dönemde geçtiği belli değil. Yaşadıkları zaman ve mekan hakkında en ufak düzgün bir tasvir, betimleme denk gelmedim. Nedense bu son zamanlarda okuduğum bütün fantastik romanların en büyük eksiği betimleme ve yaşadıkları evrenin eksik bir şekilde tasvir edilmesi, daha doğrusu edilememesi. Fantastik bir evren oluşturuluyor ama bu fantastik evreni biz doğru dürüst tanımıyoruz, hayal gücümüz üzerinde gözümüzde canlandıramıyoruz. Böyle olunca okuyucu olarak kitaptan zevk alma ihtimalim oldukça düşüyor. En azından benim hislerim bu yönde olduğunu belirtmeliyim. Betimleme ve tasvir kısmında epeyce eksikler olduğunu düşünüyorum, ki bu durum fantastik romanlar açısından çok büyük bir dezavantaj. Konu bütünlüğü genel olarak ele alırsak aslında çok değerlendirilebilir bir konuya sahip olduğunu düşünüyorum ama yazarın bu konuyu işleyebilme kısmında pek becerikli olabildiğini sanmıyorum. Bu kadar övülmüş olmasına rağmen yüksek beklentiyle başlamadım fakat ona rağmen büyük bir hayal kırıklığı olduğunu düşünüyorum. Kahraman bakış açısıyla anlatılan kitapları severim, bunu daha önceki incelemelerinde dile getirmiştim ve bunu hâlâ savunuyorum ama bu kitap için geçerli bir durum değildi. Bu kitap kesinlikle Feyre’nin bakış açısından anlatılmaması gereken bir kitaptı. Feyre’nin görüşünden okumak eziyet gibiydi. Kendi iç sesiyle bile çelişen bir karakterdi. Yüce Lord’un evine gittiğinde iç sesiyle olan çatışmaları insanı çileden çıkarıyordu. Kendince kaçması gerektiğinin farkındaydı ve üstelik Yüce Lord ona istediği yere gitmesini söylemesine rağmen saçma sapan şeyler düşünüp duruyordu. Çeviriyi beğenmedim. Elbette bu yazar ile ilgili bir durum değil, sadece belirtmek istiyorum. Bu durum yayınevinin sorunu olduğunu biliyorum ama bu kadar popüler ve övülen bir romanın çevirisinin bu kadar baştan savma olması gerçekten çok üzücü. Feyre insanı sinir krizine sokan bir karakterdi. Üstelik okuma yazma bilmiyordu. Hangi yılda olduklarını bilmediğim için tam olarak yorum yapamasam da okuma yazma bilmemesi bana oldukça saçma geldi ve kitabın içinde okuma yazma öğrenmesi için zamanı olduğu hâlde oturup “boş zamanım var kendimi geliştirip bir okuma yazma öğreneyim” falan demiyor, sadece kendince “ben cahilim, okuma yazma bilmiyorum, hadi dalga geçin benimle” havalarına giriyordu. Ya elini fırsat geçiyor ve sen bunu değerlendirmek yerine ajitasyon yapıyorsun. Gerçekten çok saçma ve kendiyle çelişen bir karakterdi. Hayır, anlamadığım şey yazar Feyre’nin okuma yazma bilmemesini neden istemiş? Böyle yaparak eline ne geçmiş yani? Son kısımlarda Ryhsand karakterinin işine yarasın diye mi böyle yapmış? Eğer başka bir sebeple yaptığıysa pek mantıklı gelmiyor bana. Kitabın romantik kısmı da beni kesmedi. Tamlin karakterini sevdiğimi söylemem. Kitap boyunca boş boş kıyıda köşede öylece durdu, hiçbir şey yapmadı. Feyre ile aralarında elle tutulur bir şey bile geçmedi. Nasıl birbirlerine karşı bu kadar his dolu olduklarını bile anlamış değilim. Ryhsand karakterinden bahsetmek gerekirse pek bir albenisi yoktu ama Tamlin’e oranla Feyre ile aralarında geçen diyaloglar beni daha çok içine çekti, sanırım kitaba dahil olunca olayların daha çok olması hoşuma gitti. Ahım şahım bir karakter değildi fakat o kitaba dahil olduktan sonra daha eğlenceli bir hale büründüğünü söyleyebilirim. Kitabın dilini beğenmedim, olay akışı yoktu. Okurken insan bunalıyordu. Sırf inceleme yapmak istediğimden ve okuyucuların bu kitapta neyi bu kadar sevdiğini anlamak için okudum, zaten kitap elimde epeyce bir süründü. Seriye devam etmeyeceğim. Okumak isteyenlere önerebileceğimi sanmıyorum ama çoğu kişinin hoşuna gidebilecek bir kitap olduğunun düşüncesindeyim. Ben ayrıntılara takılan biri olduğum için hoşuma gitmedi ama ayrıntılar ve betimleme eksikliğini takmayacak biri iseniz okumaya başlayabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.
Dikenler ve Güller Sarayı
Dikenler ve Güller SarayıSarah J. Maas · Dex Kitap · 20163,850 okunma
·
243 görüntüleme
SA okurunun profil resmi
Tamlin ve Feyre arasındaki ilişki öyle eğreti duruyordu ki sanki yazar asıl karakterin kitaba girdiğinde biz onu daha çok sevelim diye böyle yazmış. Tamlin bana göre çok sığ kalmış kıyıda köşede duran hatta ezik diyebileceğim bir karakter. Aralarındaki bağ da asla geçmedi bana hiçbir şekilde aşk varmış gibi değildi çok boştu o yönden sizinle aynı fikirdeyim.
Şevval okurunun profil resmi
Tamlin’i bence yazar kötü göstermek için üstün bir çaba harcamış, ikinci kitabı okur daha net anlaşılıyor ki asıl karakterin davranışları Tamlin karakterine ters düşecek şekilde yazılmıştı, sırf okuyucuya sevdirmek için yapılmış olduğu bariz belliydi
5 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.