Baran on yedi yaşına henüz basmışken anne babası ayrılınca, ikisini de kabul etmemiş, kendini sokaklara atmış, kendi hayatını sıfırdan kurmuştur. Önceleri sokaklarda kalıp ufak tefek işler yaparken, şimdilerde bir gazetede çalışıyor, şehirde gezip, güzel gördüğü herşeyin resmini çekiyor ve onlarla ilgili gazeteye hikayeler yazıyordur. Baran o gün yine, her zamanki gibi bütün gün şehirde gezip bir sürü fotoğraf çeker. Fotoğrafları tek tek incelerken gözü sadece bir tanesine takılır. Fotoğrafta gördüğü kızdan etkilenir ve onu aramak için aynı yerlere tekrar gider. Sorup soruşturur. Fakat kıza dair hiç bir iz bulamaz. Arkadaşı Cenk’e rastlar. Arada aldığı haplardan verir arkadaşı. Fakat bu kez gözünü hastanede açar. Kendine zarar vermiştir. Baran’ı ruh ve sinir hastalıkları hastanesine sevk ederler. İşten de atılmıştır ve burada en az bir hafta kalacaktır. Bütün bunlara inanamaz. Peki bu olanlar gerçek mi? Ya da zihninin bir oyunu mu?
Psikolojik tahlilleriyle, yaşama insana dair tespitleriyle, akıcı bir anlatımla yazılmış psikolojik bir roman. İnsan zihninin derinliklerine doğru bir yol izleyerek yazılmış bir eser. Yaşadığınız yada yaşamayı hayal ettiğiniz hayat anılarla doludur. Peki ne kadarı gerçek? Psikolojik gerilim türünde harika kurgulanmış bir eser. Hep bir merak duygusu içinde sayfaları çeviriyorsunuz. Finalinde ise şaşırtıcı bir sonla bitiyor. Türü sevenlere şiddetle tavsiye ederim.
#ZihinYönetmeni
^
^
#alıntı
İnandığımız çok şey vardı fakat hep inandığımız yerden kırıldık.
^
O ayrı dillerde aynı manaya gelmek isterdi sadece.
^
^
Muzaffer Peker @ikinciadamyayinevi #bloghemsire #psikolojikgerilim #psikoloji
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.