Gönderi

Prometheus, ona şahitlik etmesi için kutsal öğeleri ve en yüce şahit güneşi çağırır. Azabını bu şekilde sergileyişi tasviri zenginleştirir, fakat Goethe’nin Prometheus’unda olduğu gibi kişisel bir gurur ve kibirden kaynaklanmaz. Bu haksız yere cezaya çarptırılan bir Yunanlının haykırışıdır: martyromai “Ey bunları görenler, sîzleri şahitliğe çağırıyorum.” Burada ilk kez bir haksızlığın mahkeme önünde suçlanmasına şahit oluyoruz. Hephaistos kendisinin üstündeki güce itaat ederek Prometheus’un göğsüne kamayı sapladığı için ah çekerken, Prometheus zaten anlatılmaz bir azap çekmektedir. Fakat bu, üçüncü trajedide ciğerini didikleyen kartalın sonradan çektireceği dayanılmaz acının yanında hiç bir şeydir. Bu oyunda bu konudan hiç bahsedilmemektedir. Burada Prometheus’un şikayet ettiği şey her şeyden önce bu durumun utanç vericiliğidir. "Bakın daha ne utanç verici işkencelere katlanmam gerekecek sayısız yıllar boyunca." Ve devam eder: "Bu utanç, bu zincirler bana tanrıların yeni hükümdarı tarafından vuruldu." Bunun daha az duygusal fakat daha az ezici ismi adaletsizliktir. Bu, son sahnede, Zeus’un yıldırımıyla çarpılıp Tartaros’un derinliklerinde kaybolduğunda, Prometheus’un ağzında çok güçlü bir şekilde dile gelir (1091-93): "Ey kutsal Toprak Ana, Ey hava ve güneş, beni görün. Haksızlığa uğradım."
Sayfa 98 - Pinhan YayıncılıkKitabı okudu
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.